- İbadette yıkanarak arınmak yararlı idi, ama arıtan şey suydu, günahları arıtamazdı, akıl-ruhun açlığına şifa bulamazdı, kalpte yerleşmiş kaygıyı dağıtmazdı...
- "Düşüncelerle düşünülüp sözcüklerle söylenebilen ne varsa tek taraflıdır, hepsi tek taraflı, hepsi yarım, hepsi bütünlükten, mükemmellikten ve birlikten yoksun."
- Onu bulmak gerekiyor, kendi Ben'inde bu asıl pınarı bulmak, onu bulup özümlemek gerekiyordu! Başka türlüsü aramaktı yalnız, dolambaçlı yoldu, yolunu şaşırmaktı...
- Sevgi avuç avuç dilenilebilir, para pulla satın alınabilir, armağan olarak sunulabilir sana, sokakta bulunabilir; ama haydutlukla ele geçirilemez...
- ?Bilinmesi gereken şeyleri insanın kendisinin tatması iyidir,? diye geçirdi içinden. ?Dünya zevklerinin ve dünya malının insana hayır getirmeyeceğini daha çocukken öğrendim. Hanidir biliyordum bunu, ama ancak şimdi yaşadım. Ve şimdi biliyorum, belleğimle değil, gözlerimle, yüreğimle, midemle biliyordum böyle olduğunu. Ne mutlu bana ki, biliyorum artık..!?
- Güzel bir şey güzelliğini hiç yitirme, hep güzel kalsa, bu kuşkusuz sevindirirdi beni; ama öte yandan ona soğuk bir şey gözüyle bakar, içimden şöyle geçirirdim: Bugün onu görmen şart mı, nasılsa bir yere kaçtığı yok. Oysa yıkılıp gidecek, her zaman aynı kalmayacak bir şeye baktım mı, haz duyduğum gibi acıma da hissederim...
- "Her insanın kendine özgü bir ruhu var," dedi. "Onu başka bir ruhla karıştıramaz. İki insan birbirine yaklaşabilir, birbiriyle konuşabilir, birbirinin hemen burnunun ucunda olabilir, ama ruhları bulunduğu yere kök salmış çiçeklere benzer, hiçbiri kalkıp ötekisinin yanına gelemez, bunun için kökünü terk etmesi gerekir, böyle bir şeyi de başaramaz. Çiçekler kokularını ve tohumlarını yollar birbirine, çünkü birbiriyle konuşmaya can atar; ama bir tohumun istenilen yere ulaşması konusunda çiçeğin elinden bir şey gelmez, rüzgarın işidir bu, rüzgar da canı istedi mi bu, canı istedi mi öbür yönden eser..."
- Bak, o günden sonra kimi dostlar, tanıdıklar, arkadaşlar edindim, ayrıca kimi aşklar yaşadım, ama bir daha bir kimsenin verdiği söze asla bel bağlamadım, ben de verdiğim bir söze kendimi bağlı hissetmedim. Bir daha asla. İşime geldiği gibi yaşadım hep, elimin altında bol bol özgürlük ve güzellik vardı, ama ben hep yalnız kaldım.
- İnsanların aptallıkları görülebilirdi, onlara gülünür ya da acınırdı; ancak onları gittikleri yolda özgür bırakmak gerekirdi...
- Yaşam ne kadar yalın, ne kadar parlaktı! O zamanlar kendini harcamış, yaşam denilen şeye tümüyle gözlerini kapamıştı. Yaşam da buna uymuş, kendisine hiçbir istek yöneltmemişti. Bunun sonucu olarak toplumdan soyutlanmış, işi haylazlığa vurmuş, yaşamın dışında sadece bir seyirci konumunda bulunmuştu; gençlik döneminde sevilip aranmış, ama hastalık ve yaşlılık yıllarında tek başına kalmıştı.