- Çıkarlarımızı ve kişiliklerimizi korumak için artık gitgide daha akılcı bir şekilde "seviyoruz." Ve aklın zaferiyle birlikte aşka son veriyoruz...
- Yaşamı böylesine özel, böylesine benzersiz kılan şey her şeyin yalnızca bir kez olması...
- Radyasyondan çok birbirlerinin kalplerini kırmaktan ölüyor insanlar...
- İngiliz madenci oğlunun klasik oykusü: Anne üşüyorum, sobayı yakamaz mısın..? - Kömürümüz yok. - Neden..? - Çünkü baban işsiz kaldı. - Neden..? - Fazla kömür olduğu için...
- Oysa gündüz ve gece kişileri aynı kişiler. Gün ışığı içimizdeki teslimiyetçiliği ortaya çıkarır, ama geceleri kendimizi özgür hissederiz. Gün boyunca hayatta kalmaya, geceleri yaşamaya çalışırız. Gün ışığı bir tuzaktır. Işık bizi kör eder. Ama geceleri, gözlerimiz faltaşı gibi açılır. Gün boyunca dikkatimiz, gözlemin hizmetine sokarız.Gündüzleri uydusuyuzdur dışımızda olup bitenin. Oysa gece artık izlenecek bir şey yoktur. Sadece, yaşamın belirgin sesi duyulur içten içe. "Yaşamın anlamı" gece duyumsanır ve sorgulanır.Yaşam gecenin konusudur..
- ''Birbirimizi anlayamayacağımız korkusuyla, sözcükleri gereğinden çok fazla kullanıyoruz. Konuşmamanın , iletişim kurmayı reddetme anlamına çekilmesinden, kabalık olarak görülmesinden korkuyoruz. Ayrıca çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor. Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır...''
- ''Yeryüzünde yaşayabileceğimiz bir sürü yer olduğu halde o kadar sıkışıp kaldık ki, ne zaman yürüyüp ne zaman duracağımızı gösteren ışıklara muhtacız...?
- "Tarih boyunca neredeyse akla gelebilecek her konuda bölünüp taraf olduk birbirimize karşı. ?ve tarih boyunca bu süregelen kapışmalar sonucu bugün her zamankinden daha çok insan öldürülüyor, her zamankinden daha çok insan intihar ediyor, her zamankinden daha çok insan aç. Tek becerebildiğimiz, yarattığımız cehennemde daha çok yaşasın diye insan ömrünü uzatabilmiş olmamız.. "
- Onurumuzu avukatlara, çocuklarımızı uzmanlara, topraklarımızı makinelere bıraktığımızdan, bizi korusun diye atımızı, silahımızı teslim edip devlete sığındığımızdan beri ne kaldı geriye? Kendisini korumaktan, yaşatmaktan aciz, geleceğin kulları olan bizler için...
- İnançların moda gibi gelip geçtiği, vicdanın mumla arandığı, yozluğun kol gezdiği yüzyılımızda köktencilerin tutulması boşuna değil.