- Amerikalı sosyologların yaptığı davranış gözlemleri, insanın sosyal sınıfı yükseldikçe cinsel çiftleşme biçimlerinin, fantezilerinin çeşitlendiğini gösteriyor. Örneğin en alttaki işçi sınıfında kadın yatakta hep altta.
- Çocuklar, vücutları narin olduğu için mi açlıktan, kıtlıktan daha çok ölüyorlar? Yoksa yetişkinlerin, onlar için uygun gördükleri 'çocuk payından' mı?
- Seçmekle, kendini haklı gören başkalarını mahkum eden insanlar haline geliyoruz.
- Yaşamın amacı ölünceye kadar yaşamaktır.
- Hasta olduğun için değil hayatta olduğun için öleceksin.
- Yaşlıların değeri azalırken bebeklerin değeri artıyor
- İstemediğimiz kadar zamanımız var ve hiç zamanımız yok
- Uykumuz geldiği için değil geç olduğu için yatıyoruz
- Tarih boyunca bize, tüm kültürlerde, karanlığın kötü güçlerle iliskili olduğu öğretildi. Gece
insanlarından, geceyi yasayan, gecede yasayan insanlardan korkmamız gerektiği anlatıldı. Oysa
gündüz ve gece kisileri aslında aynı kisiler. Gün ısığı içimizdeki teslimiyetçiliği ortaya çıkarır, ama geceleri
kendimizi özgür hissederiz. Düzen güçleri bizi, geceden, özgürlükten kaçınmaya
kosullandırmıslardır.
Kurumlar, ister din, ister aile, ister devlet kurumları olsun, gece insanlarına korkuyla bakarlar.
Karanlıkla birlikte uyrukların denetlenmesi zorlasır. Gece insanlarına her zaman kuskuyla bakılır. O
saatlerde ayakta olan hiç kimse hayırlı bir is pesinde olamaz. Gündüzleri egemenliğini sürdüren kurulu
düzen güçleri, varlıklarını ve baskılarını gece düsmanları bahanesiyle haklı çıkarırlar; belirsiz, soyut kavramlarla
öcüymüs gibi söz edilen bu düsmanları biz hiç görmesek de. - Gün ısığı bir tuzaktır. Isık bizi kör eder. Ama geceleri, gözlerimiz fal tası gibi açılır. Geceleri, tüm öteki
duyularımız da daha duyarlıdır, çünkü düzen güçleri o saatlerde makinelerini kapatmıs olurlar. Gece
olunca sessizliği dinler, karanlığa nüfuz eder, hem bedenlerimizin hem de hayal gücümüzün dizginlerini
koyveririz.