- Sen ölürsen ben yapayalnız kalırım. Ve biliyorsun yalnızlık berbat bir şey. Lütfen ölme! Biz muhteşem bir ikiliyiz. Ölmeyeceksin değil mi?
- Her şeyin ilki bir parça büyülüdür.
- Ben mutsuzluğa karşıyım," dedim. "Neden?" "Çünkü çok fazla mutsuz insan var."
- "Söylemekten vazgeçtiğim şeyler söylediklerimden daha fazla. Çünkü insanları üzmek istemiyorum."
- Öne çıktım "göz yaşartıcı gaz sıkmanıza gerek yok " dedim. "Arkadaşlar zaten yeterince duygusal insanlar."
- ?Çünkü büyüdükçe arzularım küçüldü, şaşkınlıklarım küçüldü, beklentilerim küçüldü. Büyüdükçe öyle bir küçüldüm ki içimde taşacak bir şey kalmadı. Büyümenin bir bedeli varsa işte bu, yarım metre uzadım, yirmi kilo aldım ve dünyadan vazgeçtim.?
- Özür dilemeyi de sevmem zaten, telefon açtık, çiçek aldık, teşekkür ettik. Daha ne yapalım. Ders anlatırken kırk yılda bir yanlışlıkla dizlerime değen o güzel dizlerine mi kapanalım?
- 1971 Mayısı'na beş yüz bin kişi katılmış, İstanbul'da 12 Eylül Anayasası'na red oyu verenlerin sayısı 295 bin. Nereye gitti bu insanlar? Ölenlere asılanlara bir şey denmez tabii de, yaşayanlara ne oldu? O günlerden kalan solcular dincilerden daha muhafazakâr, deliliğe tahammülleri yok. Hep aynı şeyleri söylüyorlar, eşitlik. Herkes eşit olursa benim ne özelliğim kalır?...
- "... Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya. Eskisi gibi acımıyor ve de asıl bu acıtıyor. Sen gittin ve herkes ölmeye başladı..."
- belki de neden bahsettiğimi bilmiyorum, sadece üzülüyorum, vasıfsız keder.