- "Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelir durur. İnsan tek başına böyle bir yolda ilerleyemez, ama birleşenler, birbirlerine omuz verenler her engeli aşarlar."
- Ey Tengri, şu korkulu felaket günlerinde, düşmanımız Oyratlara karşı dayanma gücü ver bize. Bu atalar yurdunu, dağlarında verdikleriyle ya- şayan, hayvanlarını orada otlatıp besleyen Kırgızları koru! Oyrat atları toprağımızı çiğnemesin, ocağımızı söndürmesin. Savaşta bizi zafere ulaştır! Orada, şu dağların ardındaki Taiçuy vadisinde neler oluyor? Me oldu? Hiç haber yok! Savaş alanından tek haberci gelmedi. Ufuklara baka baka gözlerimiz karardı, üzüntüden kalplerimiz yoruldu. Meler oluyor orada? Yarınımız ne olacak? Onları koru ey Tengri, savaşa gidenleri koru. Evlatlarımızı eyerlerinin üzerinde oturur görelim, onları bize develerin üzerine yatırılmış olarak gösterme! "Duamı kabul et ey Tengri, üç oğul anası olan benim dualarımı kabul et!..." Yıldırım Sesli Manascı
- ''Ne büyük bir felaketti gönlün hiç yaşlanmaması! Çünkü, gönül yaşlanmayınca, düşleri, düşünceleri de değişmiyordu. Ve insan ancak rüyada, düşüncelerde hür ve ölümsüzdü. Düşleriyle o, gökyüzüne çıkıyor, denizlerin dibine inebiliyordu, insanın yüceliği, ölünceye kadar hayatla ilgili düşünüp düşleme-sindedir. Ama ölüm buna hiç aldırmaz, hiç bırakmaz insanın peşini, insanın yaşaması, düş ve düşüncelerinin çok yüce, zekasının çok parlak olması umurunda değildir ölümün. O, bütün bunlarla alay eder ve insanı bırakmaz. Niçin böyledir? Dünya niçin böyle kurulmuş? Deniz Kızı bir rüya imiş, hayalmiş... Varsın olsun, ama devam etsin, bu dünyada olduğu gibi öbür dünyada da devam etsin, sonsuza kadar sürüp gitsin...'' Deniz Kıyısında Koşan Ala Köpek
- ??Manas'ı anlatmaya başladığı zaman, her defasında Manasçı oğlunun saklandığı yeri söylemediği için işgalciler tarafından öldürülmüş olan annesini, göl başında dua ederken canlandıracaktı gözünde. Ve yine her defasında Manas'ı anlatmak onun için hem bir teselli olacak hem de o, milletinin ölmezlik ruhunu simgeleyen, ululayan bu atalar mirası destanının görkemini, derinliğini, güzelliğini daha içten duyacak ve duyuracaktı. Kader ona, korkudan nefesi kesilenlere Manas'ı anlatmak, Manas'ı hatırlatmak görevi verecekti. "Ey Kırgızlar, bizim en ulumuz, en değerlimiz olan Manas bakın ne büyük işler yapmış..." Uzak çağlardan zamanımıza kadar, günler kum gibi aktı; sayısız geceler ve dönüşsüz tören alayları geçip gittiler; yıllar, yüzyıllar, kervanlar gibi uzak ufuklara gidip kayboldular. Sonra biz onların izlerini bulduk. O çağlardan beri nice nice insanlar yaşadı bu dünyada! Kuşkusuz yeryüzündeki taşlar kadar, belki daha çok... Bunların arasında ünlüler vardı, silik olanlar uardı. İyiler vardı, kötüler vardı. Bazdan dağlar kadar güçlü idiler, bazıları da kaplan kadar cesur, kahraman... Her şeyi bilen bilgeler vardı; üstün yeteneklerle donanmış sanat dâhileri vardı. Nice milletler nice zamanlardan beri yok olup gittiler ve onların adlan kaldı. Dün var olan bugün yoktur. Bu dünyada insanlar doğar ve ölür. Yalnız yıldızlar ölümsüzdür. En eski zamanlardan beri doğudan doğan güneş ölümsüzdür. Ve. hiç yerini değiştirmeyen kara yerküre ölümsüzdür. Ama dünyada, insan hafızası zamana meydan okur. İnsanın kendi hayatı, göz açıp kapayıncaya kadar geçen zaman kadar kısadır. Ölümsüz olan düşüncedir, fikirdir. Ve bu fikirler insandan insana geçer. Ölümsüz olan Manastır, çağdan çağa geçen Manasın sözleridir. ..?? Yıldırım Sesli Manasçı
- ??İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.??
- ??İşte o anda anladım ki, bir ananın mutluluğu, milletin mutluluğundan doğuyor, aynı kökten olan ağacın dalları gibi bir kökten geliyor. Kaderi de onun kaderiyle bir oluyor. Çektiğim bütün acılara, hayatın bana indirdiği korkunç darbelere rağmen bugün de bu düşüncedeyim. Ne olursa olsun, milletim yaşıyor, ben de yaşıyorum...??
- ??Kötülük yapma ve yayma konusunda insanla yarışabilecek yaratık yoktu.??
- ??Ama senin için de benim için de önemli olan Sovyet iktidarının, Sovyet çıkarlarının her şeyden önce gelmesidir. Anandan, babandan bile önde gelir. Çocuklardan bile daha önemli, daha değerlidir Sovyetler?in yüksek çıkarları.??
- ''Fakat o gün hava güzeldi. Hacımurat sevinç içindeydi. Yanında ağabeyi, aralarında köpekleri Aktoş?la yakacak toplamaya gelmişlerdi buraya. Eşeğine de binmişti üstelik. Bu koca dünyada kendi başlarına idiler. Bağımsızdılar. Bütün bunlar onu coşturmuştu. İnce çocuk sesiyle, savaş öncesi şarkılarını söylüyordu durmadan: Ber komando marşadar ?Ver (in) kumanda mareşaller? Kalbay teggız çıkabız ?Hepimiz birden atılırız? Min million coo kelse da ?Bin milyon yağı gelse de? Baarın tegiz cagabız ?Varını birden yakarız.? Hey küçük budala hey! Fakat hiçbir şey umurunda değildi Hacımurat?ın. Herşeyi unutmuştu. Coştukça coşuyor, şarkı söylemeye devam ediyordu: Bir-ekı da, bir-ekı ?Bir iki de, bir iki? Katarandı tüzdep bas, ?Adımlarını düzgün bas.?
- İyi olma kotu ol! Dişlerini göster! Bak sana bu da azdır! Kötü ol kötü! Ama onun talihsizliği di bu. Hep iyi olarak kalırdı o. Buruşuk yüzündeki gülümseme hiç eksik olmaz ve bakışı ile sanki "ne istiyorsun? Ne istiyorsan soyle, senin için herşeyi yaparım, canın ne istiyorsa soyle bana derdi. Mumin