- Yedigey, ?Ne biçim insanlar bunlar!? diye söylendi nefretle. ?Ne hale gelmiş bu nesil? Her şey önemli ama ölüm önemli değil!? Ve, kendi kendine soruyordu: ?Eğer ölümün onlar için hiçbir önemi yoksa, yaşamanın da yoktur. Öyleyse niçin ve nasıl yaşıyor bu insanlar??
- Dünya kuruldu kurulalı Aral vardı, şimdi o bile kuruduğuna göre insan ömrünün lafı mı olur..?
- "Asıl mesele de bu işte. Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur..."
- "İnsanın çok büyük bir mutluluğa ihtiyacı yoktur Tolgonay. Bir çiftçi için mutluluk, kendi tarlasını sürüp ekmek ve ürün almaktır."
- Ne de çabuk geçiyor zaman. Hayat dediğimiz şey çok ilginç ve bizim şimdilerde ondan vazgeçmeye hiç niyetimiz yok. Yapılacak çok işimiz var daha ve ben seninle uzun bir ömür geçirmek istiyorum...
- İyilik, yola düşen, yoldan toplanan bir şey değildir. Tesadüfen ele geçen bir şey değildir. İnsan iyiliği ancak başka bir insandan öğrenir.
- Bir insanın kaderi, dağdaki patika gibidir: Bazen çıkar, bazen iner, bazen de dibi görünmeyen bir uçurumun başına gelip durur.
- Ah o umut! O hiç sönmeyen ama gerçekleşmeyen korkunç umut!
- Demiri nasıl tavında dövmek gerekiyorsa, çekiç darbelerini nasıl soğutmadan indirmek gerekiyorsa, her kelimeyi de öyle tam zamanında söylemek gerekiyordu. O anı geçirince söz soğuyor, katılaşıyor, insanın yüreğine taş gibi oturuyor ve bu ağırlığı kaldırıp atmak hiç de kolay olmuyordu.
- İnsan insana nasıl bu kadar acımasız olur, bu kadar nefret duyar? Oysa onların hiçbirine en küçük bir kötülük yapmış değilim. Ne ben onları tanıyorum ne onlar beni. Ama yine de bana kin besliyor ve alınacak öçleri varmış gibi üzerime çullanıp pestilimi çıkarıyorlar? Niçin? Niçin? Nasıl böyle davranabiliyor, nasıl bu derece acımasız olabiliyorlar? Niçin işkence ediyorlar bana? ...