- "Başka türlü olamazmıydı?" Soru eki mi bitişik olmalı. Ayrı yazarsam gözüne batar. Scotland Yard'da filan mesleki görgü bilgi arttırma kurslarına katılmış, kendisine lazım olan İngilizce'yi iyi kötü kıvırmıştır Uluçmüdürüm. Ama Türkçesi zayıftı. Hem köküne kadar milliyetçidir bunlar, hem kendi dillerini bilmezler. Ayrı yazarsam cümlede bir tuhaflık olduğunu hissine kapılır. anlam yerini bulamayabilir. Eğer dilbilgisi sağlamsa (değildir ya) hoşlanmaz. Bu türden iktidarlı ilişkilerde kadınca marifetlerin dışında, kadının erkekten daha iyi bildiği hiçbir şey olmamlıdır. Olsa bile kadın asla belli etmemelidir. İktidar her yerdedir, her andadır. Sözcüğün içinde, anlamın kenarında, doğasında, dilbilgisinin ayrıntısındadır. (Tanrım deliriyorum).
- Eskiden cankurtaran denirdi, ambulans demek yeni âdet oldu. Cankurtaran ne güzel sözcüktü oysa...
- ... Kaba, vahşi bir güzelliği vardı Mukaddes'in, fısıldayarak konuştuğu zaman meşe ormanı uğulduyor sanırdım. Ama teni is kokardı, sanki bacada yaşıyor, ne zaman kucağıma alsam, bir öksürük tutardı beni, boğulacak gibi olurdum, bu yüzden öpemezdim zehirli mantarı andıran iri dudaklarını.
- ... Yaşamak her şeye rağmen bir iz bırakmaktır yeryüzünde.
- ... Aşk acı sevmeye benziyor, yakıyor, biliyorsun ama yine de gidip âşık oluyorsun!
- ... Günlerin zinciri ne zaman boğazıma dolandı? Ne zaman sıkıcı bir tekerlemeye döndü hayatım?
- ... Unutulmayacak bir iz bırakan adamlardan değilim.
- ... Pazar günleri, hayatın intikam günleri. Neşeli başlasın ve öyle geçsin diye gayret edildikçe insanı koyu bir yalnızlığa, anlaşılmaz bir kedere iten günler.
- Bize dunyanin dort bir tarafini tasiyan radyo kibirli degildi,seviyesiz de degildi.Fazla denetimli,fazla kuralliydi.Hayatimiz da oyleydi.Yayin sabah altida baslar,yedi oldugunda once gong vurur,ardindan anons spikeri tarihi soylerdi.``Bugun 14 Eylul Carsamba.Demirbank iyi gunler diler.Demirbank.Demirbank...``70`li yillarda bu cografyada yasayan ve radyo dinleyen hemen herkesin hafizasina bu cumle kazindi.
(Sayfa 80) - Radyo alcakgonulluydu,vakurdu,inatciydi ama yeni degildi.Televizyon ise hayatimiza agir bir vaka olarak girdi: radyoyu,kardesi dogunca ihmal edilen buyuk cocuga benzetti.Simarikti,kaprisliydi ve cok cekiciydi.
(Sayfa 85)