- "Asırların birikimi insanları teknolojinin en üst kademelerine ulaştırmış, zekalarını geliştirmişti ama aynı insanların iç dünyaları, davranış biçimleri, iki ayaklarının üstüne dikildiler dikileli sanki hiç gelişmemişti." (Sayfa;121)
- ''İşte bu, cehennem!'' diyordu Nimeta içinden. ''Sonunda cehennemi gördük.Tanrı günahlarımızı bu dünyada ödememize karar vermiş olmalı.'' (Sayfa;126)
- Acılar bile özgür ortamlarda çekilmeliydi. (Sayfa; 58)
- ''İnsanın ölümü yaşama tercih ettiği anlar oluyor.'' (Sayfa;90)
- Bu evde üç değişik görüş hüküm sürüyor, diye düşündü; çalışan kadınlara saygı duyan ama kendi karısını evinde isteyen kocam, çalışan kadın fikrinden nefret eden annem ve ne istediğini bilmeyen ben! (Sayfa;67)
- Sanki dünya liderlerinin vicdanına giden tek yol, televizyon ekranlarından geçiyordu. (Sayfa;259)
- Neler ummuştuk oysa uzun seferine çıkarken, alacakaranlığında bilinmezlerin.
- Gençlik o, tanınmayan. Hayatımızdan bir an gelip geçen.
- Yalan söyledim sana, kuş... Çok önceleri böyle saklı değildi duygularım. Sevgiler, hayranlıklar fışkırırdı yüreğimden. Gönül kapılarımı örtmem, o ölümden döndüğüm günlerin içinde olmuştu... Tahta masanın üstünde, karnımdaki bebeğimle öldüğüm, sonra tekrar dirilip onsuz geri döndüğümde... sevdanın, iyi niyetin, umudun ve kaybettiğim çocuğun acısının yüreğime sivri uçlu cam kırıkları gibi battığı günlerde yirmi yaşındaydım... Hayır, hayır, bana acı veren acıları düşünmenin sırası değil şimdi. Hiç değil... Onları zamanı geldiğinde nasılsa anlatacağım. Ben, şu anda sadece yüreğimi yaşam sevinciyle dolduracak resimlerine bakmak istiyorum hayatımın... en eski resimlerine...
- Baba! Sesi bir çığlıktı Fureya'nın. Buyuduğunu söylemiştin bana. Kızım, bu gibi durumların bir erkek için önemi pek azdır. Yalnızlık, soğuk ve uzun kış geceleri, bir nefese, bir insana ihtiyaç duymak... Annen hiç anlayamadı. Ama sen, sen benim akıllı kızımsın.