- "Burası suç dünyasıdır.Çizginin kanun tarafında olsan da çirkefin üzerine sıçramasını engelleyemezsin."
- "Evet, Şehsuvar, bizim gibi adamlar için bir tek aşk vardır, o da vatan."
- Lakin mağlup olmuş insanların mazeretlerini kimse dinlemez... Ne mazeretlerini, ne çektiği acıları, ne hayal kırıklıklarını, hatta ne de özürlerini. Mümkünse bu dünyada mağlup olmayacaksın Ester... Zayıf düşmeyeceksin, tökezlesen de yıkılmayacaksın, yıkılırsan kimse kaldırmaz seni düştüğün yerden. Çiğnenip gidersin çizmelerin altında...
- "... Kadınlarla alakadar olma demeyeceğim ama sana ne kadar tesir etmiş olursa olsun hiçbir kadını, vatana tercih etme. Emin ol, vatan, hepsinden daha kıymetlidir..."
- Hoş geldin, ey, uzak yolların yolcusu, ey, güzel haberlerin müjdecisi, ey omuzlarında yılların bilge yorgunluğunu, gözlerinde bilinmezin heyecanını taşıyan kişi, yaşlı ülkeme, Hattilerin bin Tanrılı toprağına, güzel Hattuşa'ya hoş geldin... Hastalanmış mutluluğa, uzun ömürlü kedere, sona erdireceğin yasıma hoş geldin. Öksüz sokaklara, kimsesiz meydanlara, boynu bükük evime, hoş geldin. Seni bekliyordum. uzun geceler, uzun günler boyunca, neşeli baharlar, doygun yazlar, yorgun sonbaharlar, kavruk kışlar boyunca, uzun, çok uzun yıllar boyunca. Hoş geldin. Kaç savaş geçti bu topraklardan, kaç talan, kaç kral çıktı tahta, kaç kral hükmedemez oldu, kaç insan öldü, kaç insan doğdu, kaç ihanet, kaç aşk, kaç bayram, kaç ayin, kaç hasat, kaç düğün yaşandı. Seni bekliyordum,
- Nuvanza'yı gördüğümde, onu daha önce de görmüştüm... Ama onu ilk gördüğüm an, onu sevdiğim andı. Nuvanza'yı gördüğümde küçüktüm, küçüktüm, Hattuşa'dan, erkeklerden, kendimden habersiz küçük bir kızdım. Onu gördüm, erkekleri bilmeye başladım. Onu gördüm, kendimi bilmeye başladım. Onu gördüm, hayatı bilmeye başladım. Onu gördüm ve istedim. Ben hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim.
- Ey, uzak günlerin kokusunu, renklerini, soluğunu bana getiren kişi. Ey, beni tanımadan bilmeden, benim için yollara düşen kişi. Ey, yazdırdıklarımın sadık okuru. Umarım aşk nedir bilenlerdensin, umarım yaptıklarıma bakıp, beni aklın acımasız yasalarıyla mahkum etmezsin. Umarım yaptıklarımı değerlendirirken kalbin de katılır yargılamaya. Umarım beni suçlamazsın. Çünkü ben kendimi suçladım. Çünkü sen, beni benim kadar suçlayamazsın. Çünkü kimse beni, benim kadar suçlayamaz. Ama kendini suçlamak aşkı öldürmez, alevlendirir. Onun koynundan çıktığım gün, Nuvanza'nın erkekliğini içimde hissetiğim gün, îşte o gün, Nuvanza benden ayrılınca, ben Hattuşa'nın içine yürüdüm. Yürüdüm ama Hattuşa artık aynı Hattuşa değildi. Evler aynı ev değildi. Duvarlar aynı duvar değildi. Taşlar aynı taş değildi. Ağaçlar aynı ağaç değildi. Kuşlar aynı kuş değildi. Nehir aynı nehir değildi. Ve insanlar aynı insan değildi. Sanki Göğün Güneş Tanrısı asasını
- Umudunu kesme. Bir ağaç kurumamışsa, bu mevsim değilse öteki mevsim çiçek açar. Bu mevsim değilse, öteki mevsim meyve verir. Yeter ki ağaç kurumasın.
- Bir insan, bir nehri nasıl severse ki nehir o insanı bilmez, ben seni öyle seviyorum.
- Sevmeyi bilirim. Acıyı bilirim. Sevmenin hayatı nasıl acıya çevirdiğini bilirim.