- Eğer çocuk isteklerini ağlayarak ifade ediyorsa veya istediğ şey yapılmadığında hemen ağlamaya başlıyorsa, bu çocuğa 'şımarık' demek yanlıştır. 'Şumartılmış' demek de yanlıştır. Çocuğun söz konusu davranışı, anne babanın yanlış pekiştirmesi (ödüllendirmesi) yoluyla ortaya çıkmıştır ve çocuğun sürekli ağlamasının nedeni anne baba tarafından yanlış yorumlanmaktadır.Bu çocuklar genelde sussunlar diye istedikleri yapılır; anne baba onların istediklerini yaparak susmalarını sağlamış gibi gözükür. Oysa ağladıklarında istediklerini yaparak onların ağlamalarını pekiştirmiş olurlar.
- Diyelim ki çocuğunuz -size göre- yeterince ders çalışmıyor, siz de sinirleniyorsunuz ve ona sürekli olarak "Çalış!" diye bağırıyorsunuz. Biliyorum pek çoğunuz yerine getirmeyeceksiniz ama bir ricada bulunmak istiyorum. Çocuğunuzun ders kitaplarından birini alın; mesela psikolojiyi veya felsefeyi alın, bir ünite seçin ve okuyup anlamaya çalışın. Bakalım ne kadar anlayacaksınız? Eğer lise mezunuysanız, lise kitaplarındaki herhangi bir konuyu anlamanızı beklerim. Bakalım anlayacak mısınız? Öyle sadece okuyup geçmek yok. Bilgileri aklınızda tutacaksınız, kavrayacaksınız, o konuya ilişkin analizler-sentezler yaparak konuyu değerlendireceksiniz. Sonra kitabı eşinize verin, size sorular sorsun. Eğer bu konuda başardı olursanız, benden size müsaade, çalışmadığı için çocuğunuza istediğiniz gibi kızabilirsiniz. Ama eğer siz, bu olgunlukta, o bir tek üniteyi hakkıyla anlayamıyorsanız, bana söz verin; çocuğunuzun davranışlarına daha farklı bir gözle bakacaksınız. Çocuğunuzun yeterince çalışmıyor olmasının nedenlerinden biri, iyi anlatılmamış konulan öğrenmekte güçlük çekiyor olması olabilir; veya bir konu kitapta iyi anlatılmıştır da çocuğunuzun o konuya ilişkin başlangıç bilgilerinde eksiklik vardır. Örneğin matematikte çocuğunuzun önceki konular hakkındaki bilgisi az olduğu için şimdi öğrenmesinde güçlük ortaya çıkmaktadır, bu yüzden yeterince hevesle çalışmamaktadır.
- Çocuklarımıza savunamayacağımız kurallar koyduğumuz zaman, sözümüzü dinletmek zordur.
- Bazılarımız bazen-ve sanırım çok azımız da her zaman- dört elle yapışırız yaşama. Fark ederek, hissederek, ânı yaşayarak yaşarız;bazılarımız ise âdeta parmak ucuyla tutar yaşamı.
- Geleneksel Türk Mimarîsi'nin bir parçası olan Beypazarı evlerinde ufak bir yer eksik bırakılır, tamamlanmaz. Bunun nedeni, ev sahibinin bu dünyada yapacak işinin henüz bitmediğini, daha uzun yıllar yaşayacağını, yaşaması gerektiğini göstermektedir. Ölüm korkusunu azaltmaya yönelik bu yarı bilinçli davranış, belki de gecekonduları niçin yarım bıraktığımızı da açıklamaktadır.
- Yaşama ilişmeyelim, tam yerleşelim.
- Yaşamanızın sürenizi sonsuza kadar uzatamazsınız ama kalitesini ölçülemeyecek miktarda artırabilirsiniz. Ömrünüzün uzunluğu önemli değildir,kalitesi önemlidir.
- Aslında,neyin/kimin ters olduğu her zaman görecelidir.
- 'Zihni yeniden düzenlemek' demek, ruh sağlığımızı bozan, yaşam kalitemizi düşüren, yaşama hakkıyla yerleşmemizi engelleyen birtakım akılcı olmayan şemaların/şablonların akılcı hale getirilmesi demektir.
- Bireyler, bu dünyada nasıl var olacaklarına, yaşamlarını nasıl anlamlandıracaklarına, yaşama ve çalışma enerjilerini nasıl diri tutacaklarına kendileri karar vereceklerdir.