- Vedalaşırken Demir ; İstanbul zengin şehir.Tiyatrolara konserlere sergilere gidin ot gibi yaşamayın. İstanbul'da 20 yıl oturup boğazı denizi görmeyen, 30 yıl yaşayıp Topkapı'yı adaları gezmeyen sebzeler var. İstanbul'a gidiyor insanlar ama İstanbul'u bulamıyorlar ve İstanbul'lu olamıyorlar dedi..
- Çevreden, özellikle ana babadan gelen mesajlar kişilerin düşüncelerine, davranışlarına yön verir.
- Ana babaların çocuklarına güvenmemeleri ve bu güvensizliği açıkça ifade etmeleri, çocuklar ve gençler için çok zedeleyici, yoğun öfke uyandırıcı bir tavırdır.
- nereye gittiğini gerçekten bilen insana dünya kenara çekilip yol verir.
- Hayatınızın başlangıcından sorumlu değilsiniz ama finalinden sorumlu olacaksınız.
- Sokakta herhangi birilerini durdurup "İnsanlara saygılı mısınız?" diye sorarsanız, hemen hepsi "Evet" der. Ama bu evetçilerin birisi amirdir, hata yapan elemanını azarlar; birisi öğretmendir, ödevini yapmayan öğrenciye bağırır; diğeri hekimdir, köylüye "sen" der, şehirliye "siz"; bir diğeri polistir, hırsıza hakaret eder. Her ne kadar insana saygılı olduklarını iddia etseler de, bu amir, bu öğretmen, bu hekim, bu polis insana saygılı değildir. Çünkü: Kişiyi ve hatalı davranışını ayırmak zorundasınız. Hatalı davranışını eleştirebilirsiniz, hatta hatalı davranışından ötürü bir yaptırım (müeyyide) uygulayabilirsiniz; fakat kişiyi topyekûn eleştirmeye hakkınız yoktur. Kişiyi topyekûn eleştirmek insana saygısızlıktır, insan onurunu umursamazlıktır. Bir profesörün onuru bir çöpçünün onuruna eşittir; bir kapıcının onuru, bir genel müdürün onuruna, hekimin onuru hastanın, hasta bakıcının onuruna eşittir ve bir müfettişin onuru, bir hırsızın onuruna eşittir. İster bir varsayım deyin, ister bir dogma, tüm insanların onurları eşittir bu dünyada. İnsanların bilgileri, yetkileri, statüleri, güçleri farklı farklı olabilir; ancak onurları eşittir. Hiçbir insan, renginden, cinsiyetinden, inançlarından veya hatalı bir davranışından ötürü aşağılanmamalıdır.
- Şöyle demiş Çinli: Tanrım, bana değiştirebileceğim şeyleri değiştirme gücü ver. Değiştiremeyeceğim şeyleri kabullenmemi sağla, İkisini ayırt edebilmem için de akıl ver.
- Karamsarlığın biyolojik birtakım nedenleri bulunabilir; ama karamsarlık, yaşama olumsuz bakış tarzı, bir açıdan çevreden öğrenilebilen bir şeydir, iyimserlik, yaşama olumlu bakış tarzı da, bir ölçüde öğrenilebilen bir şeydir. Birey, kendini fazla zorlamadan, kısmen de olsa yaşama olumlu gözlerle bakacak şekilde kendini eğitebilir. İnsanın RAM'i, sabit-diski buna müsaittir.
- Kendimiz ile sahip olduklarımız arasında ayrım yapmakta güçlük çekeriz. Oysa her insan, sahip olduğu eşyaların, unvanların, rollerin dışında, yiyip içen, konuşup düşünen, seyredip dinleyen bir ben'e sahiptir, içimizdeki bu sapsade ben'e sahip çıktığımızda, o güne kadar tatmadığımız bir mutluluğu yakalayabiliriz.
- "Marifet iltifata tâbidir" sözü, bir insanda bir beceri geliştirmek istediğimizde, o insana iltifat etmek gerektiğini belirtiyor. Bu söz, psikolojideki edimsel (operant) şartlama yaklaşımını adeta özetlemektedir.