Diyelim ki çocuğunuz -size göre- yeterince ders çalışmıyor, siz de sinirleniyorsunuz ve ona sürekli olarak Çalış! diye bağırıyorsunuz. Biliyorum pek çoğunuz yerine getirmeyeceksiniz ama bir ricada bulunmak istiyorum. Çocuğunuzun ders kitaplarından birini alın; mesela psikolojiyi veya felsefeyi alın, bir ünite seçin ve okuyup anlamaya çalışın. Bakalım ne kadar anlayacaksınız? Eğer lise mezunuysanız, lise kitaplarındaki herhangi bir konuyu anlamanızı beklerim. Bakalım anlayacak mısınız? Öyle sadece okuyup geçmek yok. Bilgileri aklınızda tutacaksınız, kavrayacaksınız, o konuya ilişkin analizler-sentezler yaparak konuyu değerlendireceksiniz. Sonra kitabı eşinize verin, size sorular sorsun. Eğer bu konuda başardı olursanız, benden size müsaade, çalışmadığı için çocuğunuza istediğiniz gibi kızabilirsiniz. Ama eğer siz, bu olgunlukta, o bir tek üniteyi hakkıyla anlayamıyorsanız, bana söz verin; çocuğunuzun davranışlarına daha farklı bir gözle bakacaksınız. Çocuğunuzun yeterince çalışmıyor olmasının nedenlerinden biri, iyi anlatılmamış konulan öğrenmekte güçlük çekiyor olması olabilir; veya bir konu kitapta iyi anlatılmıştır da çocuğunuzun o konuya ilişkin başlangıç bilgilerinde eksiklik vardır. Örneğin matematikte çocuğunuzun önceki konular hakkındaki bilgisi az olduğu için şimdi öğrenmesinde güçlük ortaya çıkmaktadır, bu yüzden yeterince hevesle çalışmamaktadır.
Diğer Üstün Dökmen Sözleri ve Alıntıları
- eski istanbul'da üç adı varmış muşmulanın. muşmula,beşbıyık,döngel.
eğer yaşlı bir kadın geçiyorsa "muşmula,muşmula"
genç bir erkek geçiyorsa "beş bıyık beş bıyık"
genç bir kadın geçiyorsa "dön gel, dön gel" diye bağırırmış - "selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar"
--Fuzuli-- - Yapabilenler yaparlar, yapamayanlar öğretirler, öğretmeyi de beceremeyenler yönetirler, yönetmeyi de beceremeyenler eleştirirler teftiş ederler. Heykeli dikilmiş çok sanatçı, bilim insanı vardır; heykeli dikilmiş bir tane eleştirmen, müfettiş yoktur.
- Dedikodu, bazı görünmeyen suflörlerin, ellerinde metin olmaksızın uydurdukları veya ellerindeki metne kendi keyiflerine göre ekledikleri sözleri, sağda solda ilgili ilgisiz kişilere sufle etmeleri sonucunda ortaya çıkar.
- Yaşamın her zerresi kutsaldır. bunu fark ettiğinizde şekeriniz çayınıza, çayınız ise ömrünüze denk gelir.
- Sizi sarsan bir sorunla, bir travmayla ilgili olarak, aradan bir süre geçtiğinde espriler, nükteler yapmaya başladığınızda, sorununuzla baş etmeyi başardığınız, onu hazmettiğiniz anlaşılır.
- Kim kandırmıyor kendini yada herkesi? Yada kandırmak mıdır dünyada bir rol almak? Sahnede inanarak oynanmış bir rol gerçek yaşamda numara yapmaktan daha gerçek değil mi? Ve zaten dünya bir sahne değil mi? Oyuncular, yardımcı oyuncular, figüranlar, sahneden çekilenler, kuliste sırasını bekleyenler, sıram geldi diye sahneye vakitsiz çıkanlar ve hiç sahneye çıkamadan suflörlük edenler. Dünya bir sahne değil mi? (Komşu Köyün Delisi)
- Tandırım tandır oldu, hamur tükendi; erim er oldu ölüm tükendi. (Komşu Köyün Delisi)
- Anasından doğduğu gibi durmuyor insanlık. günbegün uyuyor tüfeklerin ve arzuların menzilleri. Freud haklı, varsa yoksa cinsellik ve saldırganlık. İnanmayan umumi tuvaletlerin arka kapılarına baksın yada gazetelerin ön yüzlerine. Mart kedisi gibi insan oğlu. Hem doğurur, hem doğurduğunu yer. Sen benden delisi Jung Baba: ortak bir bilinci yok ki insanlığın, ortak bir bilinç dışı bulunsun.
- Sevgi demirden bir zırha dönüştüğünde sevilene ağır mı geliyor ne? (Nokta Nokta Hanımın Hayatı)