- Gökyüzü her zaman sessiz ve kalabalıktır, bir de hep yukarıdadır (öyle sanılır) ve halkıyla hiç konuşmayan, onlara tepeden bakan imparatorlar, sultanlar gibidir. Belki de bu yüzden, gözleri göğe değdiğinden beri insanlar, fallar burçlar uydurup kaderlerini cennetlerini gökyüzünde aramışlardır. Binlerce ağustos böceğinin sesi geliyordu ve belki yüzlercesi çevresindeydi. Baktı, hiçbirini göremedi. Yıldızlar görülüyordu ama duyulmuyordu;ağustosböcekleri duyuluyordu ama görülmüyordu. İnsanları yalnızca insanları, hem görebilir, hem dinleyebilirdiniz. Ama onlarla da kolay konuşulmuyordu. Ağustosböceklerinin ne dediklerini anlayamazsınız, insanların ne dediklerini de çoğunlukla anlayamazsınız. (S. 129)
- Hasan Adnan'ı ailesi, özellikle babası geleceğin magandası olarak yetiştirmişti. genelde, karısına şiddet uygulayan maganda tabiatlı erkekleri annelerin yetiştirdiği söylenir, anneler, kadınlar, yani toplumun mağdurları suçlanır. Oysa bu yanlıştır. Erkek egemen toplumlarda, kendilerine sınır konmamış erkekleri anneler değil, erkek egemen toplumların erkekleri yetiştirir. Anneler ise kocalarına sadece ayak uydurur. Bu durumun örneği sayılamayacak kadar çoktur. Hasan Adnan'ın üç-dört yaşlarında olduğu yıllarda bazen İbrahim Bey keyiflenirdi, canı oyun oynamak isterdi. O zaman Hasan Adnan'ı bağrına basar, kafasını öper ve "Aslan oğlum benim, hadi git annenin saçını çek, bir tane vur, tükür de gel" derdi. (S. 15)
- O dönemde, o yerde, okumak değil de, zanaat, ticaret değerliydi, itibar görürdü, para ederdi. Sucu Han esnafı, okumuşa değer verirdi de, okumuşun okuduğuna, okumaya, kitaba, bilime değer vermezdi. Galiba her okumuşa da değer vermezdi. Okumuş kişi hekim ya da avukatsa, yani sorunlarını çözenlerden ise değerliydi. Ama güzel sanatları, konservatuarı, tarihi, coğrafyayı, matematiği bitiren bir okumuşun ne işe yarayacağı konusunda belirgin bir fikirleri, dolayısıyla o kişinin değeri yoktu. (S. 16-17)
- Hasan Usta, "Hep öğretmenler sokuyorlar çocukların aklına bu okumayı. Kendileri bir iş tutamamış, memur olmuş ya, herkesin çocuğu da kendilerine benzesin istiyorlar. Çocuklarımız memur olsun, kadınlar gibi aybaşını beklesin istiyorlar." (S. 17)
- İlkokulu bitirince ortaokula devam etmedi İbrahim, bütün bütüne işe başladı dükkanda. Ustanın oğluydu, usta olacaktı. ( S. 19)
- Rutin olan, biteviye olan şey, bitmez gibi, ölümlerden uzak, sonsuza kadar sürer gibi geliyordu onlara. Yeni olanda ise risk vardı, uğraştırabilirdi. (S.21)
- Koyunlar da mazlum bir millettir ve onlar, dünyadaki bütün mazlum milletler adına neler Bilge baykuş huhucan ;)
- Güneş bile yoksa, yüzünüzdeki acıyı uygun bir dille yansıtin dışarıya; yansıtılmayan acı, önce ukde, sonra ur olur içinizde. Siz sıkıntılarinuzi ciddiye alıp tepki gostermezsenuz, cildiniz tepki gosterir sessizce. Psikolog kedi rahatcan ;)
- öküz diye hor görme garibi ; öküz olsaydın , Seninde sormazlardi halini. Bir sığır atasözü :)
- öküz diye hor görme garibi ; öküz olsaydın , Seninde sormazlardi halini. Bir sığır atasözü :)