- Yeryüzünde
canlı kalmanın bir bakıma suç işlemeden olamayacağını bilmeyen,
kendilerini suçsuz sanan insanlardan çekiniyor, utanıyordu. - Yorumlar,
nedenler önemsizdi; kesin değildi. Önemli olan insanın
edimleriydi. Değişmez tek bir kesinlik vardı insan için; Ölüm. - Ayaklarıyla masayı itip aşağıya yuvarladı;
bir boşluğa düşerken durdu . Gözleri, ağzı açık, bacakları gerilerek,
çırpınarak sallanırken kollarını kaldırıp başının üstünden
ipi tutmaya uğraştı. (Ne oldu? Yapmayı unuttuğu bir şeyi mi
anımsadı birden? Ya da yeryüzünde tek gerçek değerin kendisine
verilmiş bu olağanüstü yaşam armağanını korumak, her şeye
karşın sağ kalmak, direnmek olduğunu mu anladı giderayak?
Yoksa bilinçsiz canlı etin ölüme kendiliğinden bir tepkisi
miydi bu?) Başı öne doğru eğiliyordu. Kolları iki yanına sarktı.
Donunun sol paçasından fildişi renginde koyuca bir sıvı aktı
uzaya uzaya; dizine yakın bacağındaki kıllara bulaşarak ard arda yatağın üstüne düştü , yayıldı. Yukarıdan, sallanırken tahtaya sürtündüğü yerden ip çıtırdadı... - Bir gün sana dünyada katlanılacak tek şeyin sevgi olduğunu öğreteceğim.
- Dayanılacak gibi değildi bu özgürlük.
- Herkes onun gibi değil miydi? En az umutlanmaları gerektiği zamanlar en çok umarlardı.
- Yoksa her şey ben olmadığım zaman, benim olmadığım yerde mi oluyordu?
- Çevresine bakındı. Yoktu. Oturma odasını da aradı. Orada da yoktu. Bunca lüzumsuz eşya vardı da, neden en gereken, bir sigara küllüğü yoktu. Kadınlar da böyleydi. Dünyada gereğinden çok kadın vardı ama, yalnız bir teki yoktu.
- Dünyada hepimiz sallantılı, korkuluksuz bir köprüde yürür gibiyiz. Tutunacak bir şey olmadı mı insan yuvarlanır. Tramvaylardaki tutamaklar gibi. Uzanır tutunurlar. Kimi zenginliğine tutunur; kimi müdürlüğüne; kimi işine, sanatına. Çocuklarına tutunanlar vardır. Herkes kendi tutamağının en iyi, en yüksek olduğuna inanır.
- Siz anlanamaz, sen anlanır. Bazı kitaplarda sizi seviyorum'u okuyunca gülerim. Sanki siz sevilebilirmiş! Sen sevilir, değil mi?