- Acının derinliğinde,benim için arta kalan hiçbir şey yok.Yalnızlığımı algılamanın gururu.. Şimdi çocukluk beklentilerini yeniden buldum,bulvarların ve evlerin öte yakasında.
- Yaşanacak bir yaşam vardır. Binilecek bisikletler vardır. Yürünecek yaya kaldırımları ve tadına varılacak güneş batışları vardır..
- Ve bana geceler yetmiyor. Günlerin yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler diller yetmiyor. Bir an Balkona çıkıyorum. Güneşin Berlin yapıları gerisinde nasıl batmaya uğraştığını görüyorum. İnsanlar arabalarını park ediyor. Renkli, yeni arabalarını. Park ediyorlar ya da hareket ediyorlar. Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor. Arabalardaki, uçaklardaki, resmi dairelerdeki, otobüslerdeki, dükkanlardaki, caddelerdeki insanlarla aramdaki uçurum. Eşyalarla da öyle. Bazı günler elime bir et parçası alıyorum ya da o bütün bir cesede andıran tavuklar. Kızartabiliyorum ama yiyemiyorum.
- Aynı dili konuşan iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğini inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın kendi kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişligini ya da doğru algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine dolaşıyor öteki beden üzerinde.
- Böylesi bir kişiye ne kadar süre taşıyabileceksin. Hiç doyumsuz.
- Ve bana geceler yetmiyor. Günlerin yetmiyor. İnsan olmak yetmiyor. Sözcükler diller yetmiyor. Bir an Balkona çıkıyorum. Güneşin Berlin yapıları gerisinde nasıl batmaya uğraştığını görüyorum. İnsanlar arabalarını park ediyor. Renkli, yeni arabalarını. Park ediyorlar ya da hareket ediyorlar. Yaşlandıkça insanlarla aramdaki uçurum büyüyor. Arabalardaki, uçaklardaki, resmi dairelerdeki, otobüslerdeki, dükkanlardaki, caddelerdeki insanlarla aramdaki uçurum. Eşyalarla da öyle. Bazı günler elime bir et parçası alıyorum ya da o bütün bir cesede andıran tavuklar. Kızartabiliyorum ama yiyemiyorum.
- Kimse her insanın Yaşamının ortak yanları olduğunu düşünmüyor. Özlem. Acı.
- Tren raylarını severim. Bağımsızlığı, gidebilmeyi, kalmak zorunda olmamayı, uymak zorunda olmamayı anımsatır. Tren rayları bir tür bağımsızlıktır benim için.
- Sevgi istenilen bir olgu aktarılır, aktarılabilir. Çeşitli anlara, çeşitli insanlara, çeşitli kentlere, caddelere, tepelere aktarılabilir. İnsan ne denli derin düşünebiliyorsa, sevgi o denli derindir . O denli doyumsuz ve acısı da o denli büyük. Yaşam acısı.
- Nereden geldiğim sorusunu yanıtlamak istemiyorum . Hiçbir yerden gelmiyorum, kendimden başka.