- Şimdi sabaha dek uyuyamayacaksın. Uğraştığı işle, çıktığı gezilerle, oturduğu insanlarla, gittiği kahvelerle, aradığı arkadaşlarıyla ya da herhangi bir hareketliliğiyle yaşayan bir insan değilsin. Tersine her davranışında gene kendini yaşıyorsun, bir yolculuğa çıkmak için de bu nedenle karar veremiyorsun. Nasılsa her gittiğin yerde Kendinsin.
- Bütün günlerini içerek geçiren gene de çalışabilen insanları hep kıskanırım. Belli bir sarhoşluk içinde yeryüzüne dayanmak daha kolay.
- Işte bağırıyorum. Ve beni duyan gene benim.
- Sınırlar kadar hiçbir kısıtlamadan sıkılmadım ve kendi sınırları içinde sınırsızlığını kurdum. Hiç değilse bana özgür bir sınırlılık, kendi suskum, kendi çığlığımın sınırsızlığı.
- Hem karşı çıkıp, hem de sınırlarda yaşayan insan, yaşamı boyunca çıkmazlarından sayılamayacak. Huzursuzluk duyacak ve ne yaşamdan hoşnut olacak, ne de rahatlıkla ölebilecek. Yaşlandıkça ölüm korkusu büyüyecek, başkalarının yanında kendini güçlü göstermeye yetense de, yalnız kaldığında, hiç değilse kendi kendine yalan söylediğinin bilincine varacak.
- Her düşünce, her konuşma kendi kendine olmak demektir. Bir şey bir insanla bölüşmek gene kendi kendine bölüşmek demektir. Bir insanla sevişmek, gene kendi kendine sevişmek demektir. Birisiyle birlikte olmak yalnız olmak demektir.
- Alışılagelmiş ilişkilere karşı çıktığın an, insanı yağdırıyorlar. Toplum dışı bırakmak için tüm çabalarını harcıyorlar. Toplum dedikleri kitlenin bir aradaki dayanılmaz yabancılaşmasını sanki kimse algılamıyor. Aklımı ellerinizden kurtardım. Geçti. Ben Gökyüzümün altında topraklarımın üzerinde olacağım.
- Bombaların patladığı, her gün her gece silah seslerinin duyulduğu, her an ölümün insanları bulduğu İstanbul kentinde dayanılmaz yaşamdan kaçılacak tek köşe yani kitaplardı. Bir kentin sokaklarında yürüyebilmek... Kentlerin sokaklarında yürümek yaşamın en güzel armağanlarından biri. Senin yaşadığın kentte bombalar patlaması da yürünecek Sokak kalmadı. Kaldırımları, yaya yollarını, havayı, gökyüzünü, vitrinleri deniz yüzeyini arabalar ve siyah bir kalabalık kapladı. Sana kendi kentinden daha yabancı bir kent var mı. Derinliğini bu denli sevdiğin ve ananı yaşayamadığın, giderek bırakıp attığın, uzaklaştığında yalnız bir tek resmini algıladığın o derin kent.
- Insan çoğu kez her şeyin son bulduğu duygusuna kapılıyor, oysa yaşamın sonsuzluğunu algılayabilmek için bile yeterli değil insan ömrü.
- Her zaman yabancı insanlar bize dostlarımızdan daha çok sunan, veren kişilerdir. Öyleyse yaşamımızı neden yalnız yabancılar arasında geçirmiyoruz. Hiçbir beklenti olmadan, hiçbir yük olmadan ya da insanın kendi kendine Mutluluk Dediğin kısa onlardan yoksun. Tüm duyguların en güzeli duygusuzluk, öyle bir duygusuzluk ki, insanın tüm dünyayı ve tüm insanları kucaklayabilecek duygusuzum duygusu.