- Şunu öğrenmelisin: Sen hiçbir işe yaramaz değilsin. Seni senden çalan toplumdur.
- Kültür bir şeye cesaret edebilme sorunudur. Okumaya cesaret edebilme, bir görüşe inanmaya cesaret edebilme, görüşlerini açıklayabilme cesaretidir.
- Aşk acısı çekmedim hiç, çünkü dünyanın verdiği acı her zaman güçlüydü.
- Uzandığımda her şey üzerime yığıldı. Tavana kadar uzanan çini soba, duvar kâğıtları, kentler. Yorgunum.
- Kendimi ayrılışların acılarına çoktan alıştırdım.
- Zaman zaman kendimi tüm insanlıktan daha
güçlü duyuyorum, ama kendimi aynı anda çıplaklıklarından
sıyrılmaya çalışan ağaçlar kadar da bırakılmış duyuyorum. - Çevreyi tanımlamak değil, duygularla yaşamak gerekir.
- Her sevginin başlangıcı ve süreci, o sevginin bitişinin getireceği
boşluk ve yalnızlık ile dolu. Belirsizlikler arasında
belirlemeğe çalıştığımız yaşam gibi. Sevgi isteği, kendi kendine
yaşamı kanıtlama dileği kadar büyük. Belki kendilerine
yaşamı kanıtlamaya gerek duymayan insanlar, sevgileri
de derinliğine duymadan, acıya dönüştürmeden yaşayıp
gidiyorlar. Ya da, sevgiyi sevgi, beraberliği beraberlik,
ayrılığı ayrılık, yaşamı yaşam, ölümü ölüm olarak yaşıyorlar.
Oysa yaşam ölümle, ölüm yaşamla tanımlı. - Birisinin teniyle yan yana olmak, kendi varoluşumu unutmak
mı? Ya da daha derin algılamak mı? Kendi varoluşum?
Her varoluş kendisiyle birlikte ölümü getirmiyor mu?
Yaşamımda, daha doğrusu yaşamın ortasında, tüm özlemlerimin
doyumsuz kaldığını nasıl da algılıyorum. Ama artık
yorulmaksızın aramak yok. Aranan yaşantılar arandı.
Yaşandı. Bir kısmı gömüldü. Yeniden toprak oldu. Canlılıklarını
duyduğum, canlılıklarını birlikte bölüştüğüm birtakım
insanlar gitti. Onlar adına, onları da özlemek, onlar
için özlemek, onlar için de sevmek. İnsan yaşamının mutlak
en önemli olgusu sevilen bir insanı özlemek, istemek.
Onun yanımdayken de özlemek, istemek. Oysa yaşam genellikle
insanın bir başına kalması. - Aynı dili konuşan
iki kişi yok. Her sözü, insanın kendisi için söylediğine
inanıyorsun. Her söylenen söz, bir biçimde insanın
kendi kendini onaylaması. Karşısındakine bir şey anlatmak
istese de, gene kendi gerçeğini, bilmişliğini ya da doğru
algılayışını kanıtlamak için söylenen sözler. Bir bedenin
üzerinde dolaşan her el, kendi bedenini okşamak istercesine
dolaşıyor öteki beden üzerinde.