- Yazma işi. Yazar sokaktaki adam için bir yanılsama yaratır: bir gizem örtüsü -hiçkimse öğrenilmiş edebi hüner ve kasıtla duygularıyla oynanabileceğini, duygularının uyandırılabileceğini düşünmek istemez. Hiçkimse öyle düşünmek istemez: bu adam sırf düzeni devam etsin diye ta içime uzanıp yüreğimi çekip alabilir. Bu yüzden fikirlerin yazarın aklına nereden geldiğini sorduklarında şöyle deniyor: "Koltuğumda uzanıyorum; Tanrı benimle konuşuyor. İlham işte." Bu tatmin ediyor.
- Dünya kadar yavaşım. Çok sabırlıyım. Dikkatle gözlüyor beni, zamanın içinde dönüp duran Güneşler ve yıldızlar.
- İçinden düşüncelerin, yıkımların, buldozerlerin, giyotinlerin Beyaz çığlık odalarının fışkırdığı ardı arkası kesilmeden O düz, dümdüz, düzlüğü görmüştüm ve soğuk melekleri, soyutlamaları.
- Ölümü gördüm çıplak ağaçlarda, yok oluşu gördüm. İnanamadım. O kadar güç mü?
- Bir dolu şansım vardı. Hepsini denedim. Üstüme diktim yaşamı, zor bulunan bir organ gibi. Ve dikkatle, korka korka yürüdüm, ender bir şeymişçe Çok kafa yormamaya çalıştım. Doğal olmayı denedim. Aşkta kör olmayı denedim, öteki kadınlar gibi.
- Sakinim ben. Dinginim. Korkunç bir fırtınadan önceki dinginlik bu
- Kendi kendimle konuşuyorum, yalnızca kendimle, tek başıma.
- Öldürmem gerekirdi beni öldüren bu şeyi.
- Her şeyi hasta eden ölüm sevgisi bu. Gazete kâğıdını lekeliyor ölü bir güneş.
- Hiçlik bu denli eli açık olabilir mi?