- On dört yaşındayken bile, hesap yapması gerektiğinde parmaklarından yardım alıyordu ve bir kitap ya da gazete okumak, yetişme çağındaki bu çocuk için daha da çok çaba gerektiriyordu. Bu konuda Mirko?nun isteksiz ya da dik kafalı olduğu kesinlikle söylenemezdi. Ondan rica edilenleri karşı çıkmadan yapıyordu, su getiriyor, odun kırıyor, tarlada çalışıyor, mutfağı temizliyor ve insanları çileden çıkaran bir yavaşlıkla da olsa, verilen her görevi yerine getiriyordu, güvenilir bir çocuktu. Ama bu tuhaf oğlanda iyi yürekli papazın canını en çok sıkan şey, ilgisizliğiydi.
- Bu kargaşanın biraz ötesinde, gezinti güvertesinde bir tanıdıkla laflıyordum ki, yanı başımızda iki ya da üç kez keskin bir flaş patladı; tam kalkıştan önce gazeteciler ünlü birini soru yağmuruna tutuyor ve fotoğraflarını çekiyordu anlaşılan. Arkadaşım o tarafa bakıp gülümsedi. ?Ender bulunan bir kuş düşmüş ağlarına, Czentovic.? Bu açıklamanın üzerine ona anlamaz gözlerle bakmış olmalıyım ki, ekledi: ?Mirko Czentovic, dünya satranç şampiyonu
- ... yeryüzünde kimin, hiçliğin kölesi olan benim kadar yararsız ve kullanılmayan zamanı vardı ki, kim bu kadar hırs ve sabırla doluydu?
- Ve insanların arasında yalnız olmaktan daha korkunç bir şey yoktur.
- Ölmüş olan biri artık hiçbir şey istemez, sevilmeyi de, kendisine acınmasını da, teselli edilmeyi de istemez.
- Bütün devletlerin anayasalarına insan hakları en dokunulmaz en değiştirilemez haklar olarak yerleşmişti ve bizler artık,dini despotluklar,dayatılmış ideolojiler,dikte edilmiş zihniyetler ve sansürler tarafından belirlenen çağın sonsuza kadar geçip gitmiş olduğunu,fikri bağımsızlığımızın,fani bedenlerimiz üzerindeki hakkımız kadar güvende olduğunu sanıyorduk.Lakin tarih,med ve cezirlerden oluşur,bitimsiz iniş çıkışlardan; sürekli başka biçimlere giren zorbalık karşısında hiçbir hak bütün zamanlar için kazanılmış sayılmaz.
- Bütün despotluklar kısa sürede eskir ya da soğur,bütün ideolojiler ve onların geçici zaferleri kendi zamanları içinde sona erer.Bu nedenle yalnızca düşünce özgürlüğü fikri,fikirlerin fikri hiçbir zaman yenilmez,her zaman geri döner çünkü ruh ebedidir.Dışsal olarak,geçici biçimde susturulacak olduğunda gerilere,vicdanın en derin bölgesine,hiçbir tehlikenin erişemeyeceği bir yere sığınır.Bu yüzden muktedirlerin ağzını kapatarak özgür ruhu mağlup ettiklerini sanmaları boşunadır. Çünkü her yeni doğan insanla birlikte yeni bir vicdan doğar ve daima birileri çıkıp fikri görevini yerine getirmesi,insanlığın vazgeçilmez hakları uğruna eski kavgaya yeniden başlaması gerektiğini hatırlar ve her zaman bütün Calvin'lere karşı bir Castellio ayağa kalkar,iktidarın bütün zorbalığına karşı düşüncenin mutlak bağımsızlığını savunur.
- Bir insanı öldürmek, asla bir öğretiyi savunmak demek değildir:Bir insanı öldürmek demektir.Cenevreli'ler Serveto'yu idam ederken bir öğretiyi savunmadılar,bir insanı kurban ettiler;lakin insan,inancına olan sadakatini bir başka insanı yakarak değil,aksine,inancı uğruna yakılmayı göze alarak açıklamış olur.
- Bir yüreği derinden sarsmak için, kader her zaman sıkı bir hazırlığa ve şiddetli bir darbe indirmeye gereksinim duymaz; onun dizginsiz biçim verme arzusunu asıl kışkırtan, sudan bir sebeple yıkım yaratmaktır. Biz insanlar, bu ilk hafif dokunuşa kendi kısıtlı lisanımızla sebep deriz ve önemsiz bir sebebi çoğu kez şaşkınlık içinde, yol açtığı muazzam sonuçlarla karşılaştırırız; fakat bir hastalığın teşhisin konmasından çok önce başlaması gibi, bir insanın kaderi de aynı şekilde, olaylar belirginleşip görülür hale gelmeden önce işlemeye başlar.
- Kendinde olup biteni farketmek demek, artık kendini savunmaya geçmek demektir ve çoğunlukla boşa giden bir çabadır bu.