- Fakat akşam karanlığında anlatılan hikayelerin hepsi yollarını şaşırıp hüznün sessiz patikasına girerler.
- Bir kadının kendisini içgüdülerine özgürce bırakmasını,tutkularının peşinden gitmesini,genelde olduğu üzere kocasının kollarında,gözleri kapalı onu aldatmasından daha dürüstçe bulduğumu belirttim.
- Tüm acılar korkaktır,kendisinden daha güçlü olan yaşama isteği karşısında geri çekilir çünkü bedenimizin her hücresinde yerleşmiş olan yaşama isteği,ruhumuzdaki ölüm tutkusundan çok daha güçlüdür. sf.80
- ''İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız...Yalnız...
- hayatım boyunca tek bir düşünceye saplanıp kalmış, monoman insanların her türü dikkatimi çekmiştir, çünkü bir insan kendini sınırladığı ölçüde sonsuzluğa da yaklaşmış demektir ; özellikle dünyaya sırt çevirmiş gibi gözüken bu tür insanlar, özel malzemeleriyle kendilerine karıncalar gibi tuhaf ve gerçekten bir defaya özgü küçük bir dünya modeli inşa ederler.
- Kendime karşı oynamaya kalkıştığım andan itibaren, bilinçsizce meydan okumaya başlıyordum. Siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan ben?in yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.
- Çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa,öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar,özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar.
- Oyun sevinci oyun hevesine dönüşmüştü, oyun hevesi oyun dürtüsüne, çılgınlığa, yalnızca uyanık olduğum saatleri ele geçirmekle kalmayıp yavaş yavaş uykuma da sızan tutkulu bir öfkeye. Tek düşünebildiğim satrançtı, satranç hareketleri, satranç problemleriydi; bazen alnımda ter damlacıklarıyla uyanıp uykuda bile bilinçsizce oynamayı sürdürdüğümü ayrımsıyordum ve düşümde insanlar görürsem, yalnızca filin, kalenin hareketlerini, atın ileri geri atlamasını gerçekleştirirken görüyordum onları.Oyunumu yarıda kesen her şey bana batıyordu; gardiyanınhapishane hücresini temizlediği on beş dakika, bana yemek getirdiği iki dakika ateşli sabırsızlığımı körüklüyordu; bazen akşamlan kâseye elimi bile sürmüyordum, oyun oynarken yemek yemeyi unutuyordum. Bedensel olarak duyumsadığım tek şey, korkunç bir susuzluktu; sürekli düşünmenin ve oynamanın yol açtığı ateş olsa gerekti bunun nedeni; şişeyi tepeme iki dikişte bitiriyor ve biraz daha su getırmesi için gardiyana yalvanyordum, bununla birlikte bir an sonra dilim damağım yine kurumuş oluyordu ...
- Ve etrafımda hep yalnızca masa,dolap,yatak,duvar kağıdı,pencere vardı,oyalanabilecek hiçbir şey yoktu,hiçbir kitap,gazete,yabancı yüz,bir şeyler not etmek için kurşunkalem, oynayacak kibrit yoktu,yoktu,yoktu...
- ?Dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde ?hiçlik? kadar ağır baskı uygulayamaz.?