- Korku cezadan çok daha beterdi, çünkü bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kadar kötü değildir.
- İçte tutulan gözyaşları akıtılanlardan daha acıtıcıdır.
- "Sence...sence... insanları engelleyen şey, her zaman korku mudur? Acaba... acaba... utanç olamaz mı... herkesin önünde kendini öne koymanın... örtüsüz kalmanın utancı... olamaz mı ?"
- "belki de insan... en büyük utancı... kendine en yakın hissettiklerine karşı duyar."
- Yaşam hâlâ çekici geliyordu oysa. Bazen kışın kucağından fırlayıp gelen o muhteşem ilkbahar günlerinden biriydi, gökyüzünün sonsuz maviliği, bütün o kasvetli kış aylarından sonra taze bir soluk gibi geliyordu.
- ...insanın vedalaşmak için ne kadar az zaman ihtiyacı olduğunu ve yanında götüremeyeceğini bilince her şeyin ne kadar değersiz göründüğünü fark edip korktu...
- ..İçinde hâlâ acıyan bir yer vardı ama iyi şeyler vaat eden bir acıydı bu, tamamen kapanmadan önce kabuk tutarken yanan yaralar gibi sıcak ama yumuşak bir acı.
- '' ...suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta. Yapacak, duyacak, görecek hiçbir şey yoktu, her yerde ve sürekli hiçlikle çevriliydi insan, boyuttan ve zamandan tümüyle buşlukta. ''
- Stendhal aynanın önünden çekiliyor. Terzisi bile buna çare bulamadı. Ona, yeleğinin altına giydiği, böylece karnını ustalıklı bir şekilde küçülten bir korse yapan ve bacaklarının gülünç kısalığını kapatmak için Lyon ipeğinden o ünlü külotlarını diken gerçek sihirbaz olduğu halde terzisi bile bir çare bulamadı; uzun zamandan beri kırlaşmakta olan favorilerine erkekçe bir esmerlik veren boya da işe yaramadı; çıplak başını saklayan güzel peruk da işe yaramadı, sırmayla işlenmiş zarif konsolos üniforması da işe yaramadı. Bu gibi çareler ve ufak tefek hileler size ancak bir parçacık yardımcı olabilir ve çeki-düzen verebilirler; yaşı, şişmanlığı ve dazlaklığı gizleyebilirler. Ama hiçbir kadın caddeden geçerken dönüp ona bakmayacak.
- Parası ve boş zamanı var; öyle çok boş zamanı var ki, sırf kendi zevki için, yalnızca sevgili İtalya?sını hatırlayabilmek için, bu ülkeyle ilgili bir kitap, resim tarihi yazıyor. Özellikle, onun yaptığı gibi, insan dörtte üçünü başka kitaplardan aşırır da gerisini fıkralar ve birtakım tuhaf hikâyelerle doldurursa, bir sanat tarihi yazmak o kadar kolay ki!