- İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana kadar düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız.
- Meslek seçmem gerekiyorsa, savunma cephesinde olmayı yeğlerim.Şahsen insanları mahkum etmektense, anlamak beni daha mutlu kılar.
- Çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa,öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar,özel yapıları içinde karınca gibi, dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar.
- Ben senin dokunuşunla kendi gözümde kutsanmıştım: bu durumda kendimi benim için her şey olmuş olan seninle, hayatıma yalnızca şöyle bir değip geçmiş olan başkaları arasında nasıl paylaştırabilirdim?
- Seni son saatimi paylaşmak için çağırmak istemiyorum,sen adımı ve yüzümü bilmeden çıkıp gidiyorum. ... Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölemezdim.
- Büyük dehalar düzeni, daha küçükler ise insani olanı kurar.
- İçlerinden bir düzinesine bakin; yalnızca birine bakarsanız zavallı, acınası görünür, ancak bir bütün olarak bakarsanız olağan üstü bir güç haline gelirler; geleceği şekillendirirler, onlar geleceğin temelidir. İnsan gözleriyle, duyularıyla ve hisleriyle algılamadan yalnızca görünenin, ilk bakışta fark edilenin ötesine baktığında hemen doğru olarak fark edilir bu. Çünkü nasıl ve nereden bakıldığı önemlidir. İnsan zavallı bir öğretmen olsada.
- Oradalar işte, tanınmayanlar. Bunlar bizleriz işte - yeryüzüne yayılmış sayısız varlık, basit, sakin hayatımız dışında hiçbir şey istemeyen bizler şurada, burada ve her yerde.
- Yalnızca sen ve ben, biz ikimiz dünyanın kendisiydik ve dünya daha önce hiç olmadığı kadar büyük ve güzel görünüyordu.
- Fakat sen kimsin ki benim için? Sen, beni asla, asla tanımayan, bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep, ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?