- Bu ben değilim. Bunun yaptıklarından ben sorumlu olamam. Bedenimi hiç kimseden bir şey elde etmek için kullanmam. Böyle bir şeye asla kalkışmadım.
- Bakışı tam anlamıyla bu dünya yüzeyinde duran ve bir sürü penceresi olan bir bina kadar sabit ve kalıcıydı.
- Kitabım bedenimle ilgili. İnsanların ben olmayan bir şeye dokunmasının ne kadar korkunç bir şey olduğunu anlatıyor.
- İkimiz de ona başta söylemeyi düşündüğüm şeyi duymak istemiyorduk.
- Onun duymak istediği şey bu değildi. Aslında benim söylemek istediğim şey de bu değildi.
- O oturduğu halde bedeni hala oturmak üzereydi.
- Öyle güzeldi ki reklam dünyası elini sürebilseydi ulusal parka dönüştürürdü onu.
- Elimde duran kitaptan nefret tütüyordu sanki.
- Bana yeniden bir göz attı, bedeninin içinden birisinin dışarıya baktığını hissedebiliyordum; sanki bedeni bir şatoydu ve içinde bir prenses yaşıyordu.
- Mutlu sözcüğünü, ona çok uzaklardan teleskopla bakıyormuş gibi söyledi.