- Eskisi gibi cesur, yazgıyla boğuşmaya kararlı gerçi boğuşmak, bu durumda geri çekilmek oluyordu, ama olsun. Çekilmekse çekilmek..! Yapacak başka bir şey kalmıyordu ki... Bu berbat zaman başka bir seçenek bırakmıyordu. Tanrı gönderir iyi zamanları da kötü zamanları da, ama kötü zamanlarda yanıp yakılalım istemez, erkekçe göğüs gerelim ister...
- Ama dersini almalıydı şu yetkinlik budalası kerata..! Şu gülünç seyir bitsin, öyle bir haşlayacaktı ki, geldiği zamanki gibi bir küçük sıfıra dönecek, sıvışacak delik arayacaktı. Haşarat..! Bu zamanda hiç kimseye güvenip yaklaşmaya gelmiyordu aslında, bunun gibi gülünç haşarat kaynıyordu ortalık...
- Nasıl söylebilirsin ki. Sen öyle, yemek yerken içindeki maydanoz mu, dereotu mu onu fark eden birisin. Tamam bu da az şey değil. Ama bu, aşçı oldun demek değildir ki. Her sanatta ve her zanaatta bak gitmeden bunu aklına yaz " yetenek hiçbir şey ifade etmez, ama deneyim, alçak gönüllülükle, çalışkanlıkla elde edilmiş deneyim her şeydir...?
- Çünkü insanlar büyüğe karşı, korkunca, güzele karşı gözlerini yumabiliyor, ezgilere ya da gönül çelici sözlere kulaklarını tıkayabiliyorlardı...
- Bu güne kadar hep, büzülüp uzaklaşması gereken şeyin genel olarak dünya olduğunu sanmıştı. Oysa dünya değil insanlardı. Öyle görünüyordu ki dünyada, insanları boşalmış bir dünyada pekala yaşanabilirdi...
- Onu elde etmeliydi, sırf sahibi olmak için değil, yüreğinin dinginliği aşkına...
- "Karanlık ruhlarını birden hoş bir sevinç sarmıştı. Yüzlerinde mutlu bir genç kız yüzünün hafif pırıltısı görülüyordu. Belki bakışlarını yerden kaldırıp birbirlerinin gözünün içine dikmekten utanmaları da bundan ileri geliyordu. Sonra önce kaçamak sonra doğruca göz göze gelmeyi başardıklarında gülümsemeden edemediler. Olağanüstü bir gurur duyuyorlardı. İlk kez sevgiyle bir şey yapmışlardı..."
- "Richis?nin dingin bakışları yayılıyordu üstünde. Sonsuz bir iyi niyet vardı bu bakışlarda. Sevecenlik, duygulanmışlık ve seven insandaki o kof, budalaca derinlik... "
- Ömründe bir kere öbür insanlar gibi olup içindekini dışa vurmak istiyordu:Nasıl onlar sevgilerini,aptalca hayranlıklarını dışa vuruyorlarsa o da nefretini dışa vurmak istiyordu şimdi.Bir kere,sadece bir kere kendi gerçek benliğiyle anlaşılıp başka bir insandan kendi tek gerçek duygusuna,nefretine bir yanıt almak istiyordu...
- Kokuların öyle bir inandırıcılığı vardır ki, sözden, gözle görmekten, duygudan, iradeden daha güçlüdür. Savılıp atılamaz bu inandırıcılık, soluduğumuz havanın ciğerlerimize işleyişi gibi, o da içimize işler, doldurur bizi, hepten ele geçirir, çaresi yoktur...