- Birkaç yıl sonra bu kız ne canlar yakacaktı.Erkekler onun önünde köle olacaklardı.Kocakarılar ise onu kıskanacaklar idi.Onun bu güzelliğinin nedenini tenin güzelliğine,saçlarının kızılına,gözlerinin rengi sayesinde sahip olduğunu düşüneceklerdi.Ama kızın güzelliğinin kaynağının o güzel kokusu olduğunu asla anlayamayacaklardı.
- Ve tabi Paristeydi en büyük koku, çünkü Paris , Fransanın en büyük kentiydi.
- Mükerrer evlat katilinden hüküm giyiyor ve birkaç hafta sonra Place de Grave'de kafası uçuruluyor.
- İçine şeytan girmiş olsaydı , pis pis kokardı.
- Bilindiği üzere çiçek olan çocuk at gübresi , kızıl sıtması tutmuş çocuk çürük elma , veremli bir çocuksa soğan kokar.
- Paris her yıl onbinin üstünde bulunmuş çocuk , piç , yetim üretiyordu.
- Dirençli bir bakteri kadar inatçı,sessizce bir ağaçta bekleyip yıllarca önce ele geçirdiği küçücük bir damla kanla geçinen kene kadar kanaatkardı.
- Yaşamaya sırf inat ,sırf kötülük olsun diye karar vermişti.
- Burada yaşayan insanlar için bu bulamacın kokusunda dikkati çekecek bir şey yoktu; öyle ya, koku onlardan çıkıyor ve yine kat kat içlerine işliyordu, soludukları, onlara hayat veren havaydı, uzun bir zaman giyilip artık kokusu duyulmaz, vücutta hissedilmez olmuş bir elbiseydi
- Keçi gibi sıçrar delikanlı, genç kız ak nergis gibi açar, kokar?