- Ego hile yapar. Aşk yerine sana bağımlılığı, sahiplenmeyi sunar. Aşk der ki, diğeri sana sahip olsun; ego der ki diğerine sahip ol. Aşk der ki, birbirinizin içinde eriyin; ego der ki, bırak o sana boyun eğsin, onu sana ait olmaya zorla, özgür dolaşmasına izin verme. Diğerinin özgürlüğünü yoket, senin uzantın, gölgen olsun.
- Herkes aşık gibi davranıyor; koca karısına, kadın kocasına karşı, ana babalar çocuklarına, çocuklar ana babalarına, ve dostlar birbirlerine, ve herkes, akrabalar da, bütün dünya birbirine aşık... Ne çok sevgi var ortalıkta - peki bunca çirkinlik, bunca mutsuzluk nereden geliyor?
- Etrafımızda olup bitenlere kesin bir dikkatsizlik gösterir halde yaşayıp gidiyoruz. Evet, bir şeyleri yapma konusunda oldukça yetkinleştik. Yapmakta olduğumuz şeyleri yapmakta o kadar yetkinleştik ki, onu yapmak için hiçbir farkındalığa ihtiyaç kalmadı. Mekanik, otomatik hale geldi. Robotlar gibi işliyoruz. Henüz insan olmadık; makineyiz
- İnsan yeryüzündeki en derin uykudaki hayvandır..
- Mekanik bir şekilde yeme, kendini tıka basa doldurmaya devam etme; çok farkında ol. Çok iyi çiğne ve fark et... ve bu ana kadar ne kadar çok şeyi kaçırmış olduğuna şaşıracaksın çünkü her ısırık sana müthiş bir tatmin verecek. Farkında olarak yiyecek olursan yiyecekler daha bir lezzetli hale gelecek. Sıradan yiyecekler dahi farkında olursan lezzetli olur; farkında değilsen en lezzetli yiyeceği bile yesen tadı olmayacaktır çünkü fark edecek kimse yoktur. Kendini sadece tıkayıp durursun. Yavaşça ye, farkında olarak; her ısırığın tadına varılmalı, çiğnenmeli.
- Sefalet bir bilinçsizlik halidir. Sefil durumdayız çünkü ne yaptığımızın, ne düşündüğümüzün, ne hissettiğimizin farkında değiliz; bu yüzden her an kendimizle çatışma halindeyiz. Eylem bir yönde giderken düşünce diğerinde gider, hisler ise bambaşka bir yere. Sürekli bölünüyoruz ve giderek daha çok parçalara ayrılıyoruz. Sefalet budur; bütünlüğümüzü, birlikteliğimizi yitiriyoruz. Tamamıyla merkezsiz kalıyoruz; sadece çeper. Ve doğal olarak da ahenksiz bir hayat perişan bir hal alacak, trajik olacak, bir şekilde taşınması gereken bir yük haline gelecek, ıstırap dolu olacak.
- Etrafımızda olup bitenlere kesin bir dikkatsizlik gösterir halde yaşayıp gidiyoruz. Evet, bir şeyleri yapma konusunda oldukça yetkinleştik. Yapmakta olduğumuz şeyleri yapmakta o kadar yetkinleştik ki, onu yapmak için hiçbir farkındalığa ihtiyaç kalmadı. Mekanik, otomatik hale geldi. Robotlar gibi işliyoruz. Henüz insan olmadık; makineyiz
- Farkındalığın ilk adımı bedenini izlemektir. Yavaş yavaş kişi her harekete, her mimiğe dikkat kesilir. Ve farkında oldukça bir mucize gerçekleşir; eskiden yapmakta olduğun pek çok şey kayboluverir. Bedenin daha gevşek hale gelir, bedenin daha uyumlu hale gelir, bedenini bile derin bir huzur kaplar, derinden bir müzik çalmaya başlar bedeninde.
- Sahiplenmek... herkes sevdiğine, sevgilisine sahip olmaya çalışıyor. Artık bu aşk değildir. Aslında birisine sahip olduğunda ondan nefret edersin, onu yok edersin, onu öldürürsün: Aşk özgürlük vermelidir; aşk özgürlüktür. Aşk sevileni çok, daha çok özgürleştirecektir, aşk kanatlar takacaktır ve aşk sonsuz gökyüzünü açacaktır. O bir hapishane, hücre haline gelemez. Ama bu aşkı sen bilmiyorsun çünkü sadece sen farkındaysan gerçekleşir; aşkın bu niteliği sadece sen farkında olduğunda gelir.
- Ne zaman geçmişe ya da geleceğe gitmiş olduğunu fark edersen bunu bir sorun haline getirme. Sadece sorun çıkarmadan şu ana gel. Bir sorun yok! Sadece farkındalığını geri getir..