- Başkaldıran bir insan geçmiş tarafından koşullandırılmış bir robot gibi yaşamaz. Din, toplum, kültür-düne ait olan hiçbir şey onun yaşam tarzına, onun yaşam biçimine herhangi bir şekilde karışmaz. Bireysel olarak, bir çarkın dişlisi olarak değil organik bir bütünlük olarak yaşar. Yaşamı bir başkası tarafından değil, kendi aklı tarafından yönlendirilir. Yaşamının özündeki güzel koku, özgürlüğün kokusudur; sadece özgürlük içinde yaşamakla kalmaz, geri kalan herkesin de özgürlük içinde yaşamasına izin verir. Kimsenin onun hayatına karışmasına izin vermez; o da kimsenin hayatına karışmaz. Onun için özgürlük nihaî değerdir ve yaşam o kadar kutsaldır ki onun için her şeyi, sorumluluğu, statüyü hatta yaşamın kendisini bile kurban edebilir.
- "bilinçsizlik senin başkalarıyla; şeylerle, insanlarla ilgilenmeni sağlar ama her zaman başkalarıdır ilgilendiğin."
- Her bulutun etrafında gumuş bir hale vardır ve eski giysilerin bile bir tarafı vardır. Eğer iyimserler olmasa kötümserler ne kadar mutsuz olduklarını asla bilmezler.
- Kalbin yolu güzeldir ama tehlikelidir. Zihnin yolu sıradandır ama güvenlidir. Erkek en güvenli ve en kestirme yaşam tarzını seçmiştir. Kadın duyguların, hislerin, ruh hallerinin en güzel ama en sarp, en tehlikeli yolunu seçmiştir. Ve bugüne kadar dünya erkekler tarafından yönetildiği için kadınlar muazzam şekilde azap çekmiştir. O, erkeğin yaratmış olduğu topluma uyamamıştır çünkü toplum mantığa ve nedenlere uygun olarak yaratılmıştır. Kadın kalpten bir dünya ister. Erkek tarafından yaratılan toplumda ise kalbe yer yoktur.
- Aşk bir tür kavgadır, aşk aslında bir kavgadır. Kavga olmadan aşk var olamaz. Birbirlerine ters gibi görünüyorlar - çünkü biz aşıkların asla kavga etmemeleri gerektiğini düşünüyoruz. Mantık şöyle: birisini seviyorsan onunla nasıl kavga edersin? Bu çok açık gibi duruyor, aşıklar kavga etmemeli gibi görünüyor - ama ediyorlar işte. Hatta, onlar birbirleriyle çok samimi olan düşmanlar; devamlı kavga ediyorlar. O kavgadan adına aşk denen enerji fışkırıyor. Aşk sadece kavgadan, çatışmadan ibaret değil, bu doğru - bunlardan fazlası da var. Kavga var, ama aşk bunun üzerine çıkıyor. Kavga aşkı yok edemiyor. Aşk kavgadan canlı çıkıyor ama kavgasız da yaşayamaz.
- Eğer ölüm olmazsa yaşam da yok olur. Ölüm olmadan yaşam var olamaz; ölüm ona gereken arka fonu sağlar, renk ve derinlik verir, ölüm ona tutku ve yoğunluk verir.
- Bir adam hesabı sahte parayla ödemiş olmakla suçlanıyordu. Mahkemede paranın sahte olduğunu bilmediğini iddia etti. Kanıtlaması için sıkıştırıldığında itiraf etti: "Çünkü o parayı çalmıştım. Sahte olduğunu bildiğim parayı çalar mıyım hiç?" Bu savunmayı değerlendiren hakim, mantıklı olduğuna karar verdi ve sahte para suçlamasını geri çekti. Ama yeni bir suçlama getirdi - hırsızlık. "Tabii, parayı çaldım," dedi suçlu rahat bir tavırla. "Ama sahte paranın kanuni hiçbir değeri yoktur. Ne zamandan beri hiçbir şey çalmak bir suç oldu ki?" Kimse bu mantıkta bir kusur bulamadığından adam beraat etti. Ama mantık yaşamda işe yaramıyor. Paçayı o kadar kolay kurtaramıyorsun.
- İncil'de Tanrı'nın insanı kendine benzettiği söylenir, ama tam tersi daha doğrudur: insan Tanrı'yı kendine benzetmiştir. İhtiyacın her ne ise o tür bir Tanrı yaratırsın, o nedenle Tanrı kavramı her devirde değişir. Her ülkenin kendine has bir kavramı vardır çünkü her ülkenin kendine has bir ihtiyacı vardır. Hatta, her insanın farklı bir Tanrı kavramı vardır çünkü onun da kendi ihtiyaçları vardır ve bunların tatmin edilmesi gerekir.
- İki tip dindar insan vardır. Birincisi çocuksudur; bir baba figürü aramaktadır. Aynı zamanda olgunlaşmamıştır; kendine güvenmez, o nedenle bir şekilde bir Tanrı'ya ihtiyaç duyar.. Tanrı varolabilir veya varolmayabilir - bu önemli değil -ama bir Tanrı'ya ihtiyaç vardır. Tanrı orada olmasa bile tam gelişmemiş beyin onu uyduracaktır, çünkü az gelişmiş beyinlerin buna psikolojik olarak ihtiyacı vardır - Tanrı'nın orada olup olmaması bir gerçeklik sorunu değil psikolojik bir ihtiyaçtır........ Birinci tip dindar kişi - sözde dindar kişi - aslında sadece az gelişmiştir. Onun dini din değil psikolojidir. Ve din psikoloji olduğunda bir rüyadan, bir istekten, bir arzudan ibaret kalır. Gerçeklerle bir ilgisi kalmaz.
- Yaşamın kullanma kılavuzu yoktur. Unutma, yaşam Amerikan usulü değildir, bir teknoloji değildir. Amerikan aklı, veya daha kesin konuşursak modern akıl, her şeyden teknoloji yaratma eğilimindedir. Meditasyon söz konusu olduğunda bile modern insanın beyni hemen bir teknoloji yaratmaya koyuluyor. Sonra makineler yaratıyoruz, ve insan kayboluyor, ve yaşamla olan tüm bağlarımız kopuyor.