- Hayatın kendi başına bir anlamı yok. Hayat bir anlam yaratma fırsatıdır. Anlamın keşfedilmesi değil, yaratılması gerekir. Anlamı, ancak onu yaratırsan bulursun. Orada bir çalının arasında durmuyor. Yani sağına soluna bakınca, biraz arayınca bulamazsın. O bulunacak bir kaya gibi durmuyor. O, yaratılacak bir şiir, söylenecek bir şarkı, edilecek bir danstır.
Anlam bir danstır; taş değil. Anlam müziktir. Onu ancak yaratırsan bulursun. Bunu unutma.
Tanrı, bir nesne değil, bir yaratımdır. Onu ancak yaratanlar bulur. Bence anlamın keşfedilecek bir şey olmaması çok güzel. Aksi halde, insan onu keşfederdi ve sonra başkalarının keşfetmesine gerek kalmazdı. - 'İnsanlar güzel müziklerden korkar, insanlar harika şiirlerden korkar, insanlar yakınlaşmaktan korkar. insanların aşk ilişkileri, sadece vur-kaç oyunlarıdır. Bir diğer insanın varlığının derinliklerine inmekten korkarlar, çünkü o derinliklerde korku yatar-bir diğer insanın benlik havuzu, seni yansıtır. O havuzda,bir başkasının varlığının aynasında, eğer sen yoksan, eğer o ayna boşsa ve hiçbir şeyi yansıtmıyorsa, o zaman ne olacak?'
- Sevgi manevi gelişim için bir zorunluluktur. Ve buna ilaveten sevgi bir ayna gibi işlev görür. Seni seven bir insanın gözlerinde kendi yüzüne bakmadığın sürece kim olduğunu bilmen çok zordur. Tıpkı fiziksel yüzünü görmek için aynaya bakmak zorunda olduğun gibi, manevi yüzünü görmek için de sevgi aynasına bakmak zorundasın. Sevgi manevi bir aynadır. O seni besler, seni bütünler, seni içsel yolculuğa hazır hale sokar, sana hakiki yüzünü hatırlatır.
- Herkese şükran duy. Çünkü herkes senin dönüşümün için bir alan yaratıyor; seni engellediğini düşündüğün kişiler bile, düşmanın olduğunu zannettiklerin bile. Arkadaşların, düşmanların, iyi insanlar ve kötü insanlar, arzu edilen durumlar ve arzu edilmeyen durumlar; hepsi birden senin dönüşebileceğin ve bir buda olabileceğin koşulları yaratıyorlar.
- İnsan ihtiyaç duyulmaya ihtiyaç duyar. Bu insanoğlunun en temel ihtiyaçlarından birisidir. Kişi özen gösterilmezse ölmeye başlar. Kişi birisi, en azından birisi için önemli olduğunu hissetmezse onun tüm yaşamı önemsiz hale gelir.
- Tanrı asla tekrar etmez. Fakat sana her zaman için başka birisi olman öğretildi. "Başka birisi ol; komşunun oğlu... Komşunun oğlu gibi ol. Bak ne kadar zeki. Bak... Şu kız ne kadar zarif şekilde yürüyor. Böyle ol!" sana her zaman başka birisi gibi olman öğretilmiştir. Hiç kimse sana kendin ol ve varlığına saygı duy, o Tanrı'nın bir armağanıdır dememiştir.
- Gözyaşları sözcüklerden daha çok ibadetle dolu olabilir çünkü onlar kalbin derinliklerinden gelir.
- Doğru ya da yanlış, geçmişle ilgili iyi olan tek bir şey var, o da artık olmaması.
- Evet, korkaklık sana acı verir, korku sana acı verir, öfke sana acı verir; bunlar negatif duygulardır. Ama huzura, acı dolu olanı reddederek değil ancak onu kabul ederek ve içinde eriterek ulaşılabilir. Onu reddettikçe giderek daha da küçülürsün ve gücün de giderek azalır. Ve sürekli bir iç savaşın içinde olursun, bir elinin diğeri ile savaştığı, sadece enerjini tüketen bir iç savaş.
- Kalbinde bir kımıldanma hissetmen çok önemli bir durum çünkü kalbin kafandan çok daha değerli. Kafan tamamen ödünç alınmış bir şey, kendine ait hiçbir şeyi yok. Ama kalbin tamamen senindir. Kalbin Hristiyan ya da Hindu değil, kalbin halen var oluşa ait. Bozulmuş ya da zehirlenmiş değil. Kalbin halen özgünlüğünü koruyor.