- Yürü başını yastığa koy, yat. Bırak beni, vazgeç şu geceleri sabahlara kadar dolaşıp duran yanmış yakılmış mübtelâdan. Biz geceleri sabahlara kadar yalnız başına sevda dalgalarıyla inler dururuz. Buna alışığız; sen istersen gel, istersen yalnız bırak ayrılığınla cefa et! Güzeller padişahı sözünde durmak gibi bir şarta bağlı değildir. Ey yüzü sararmış aşık, sen sabrederek sözünde dur! Göğsümde senden dolayı bir dert var ki, onun ölümden başka devası yoktur; ben sana nasıl derdime deva ol diyeyim? Dün gece aşk köyünde bir ihtiyar gördüm; başıyla, ?bizim tarafa gel!? diye işaret ediyordu. Eğer yolda bir ejderha varsa zümrüt gibi bir de aşk vardır. İşte o aşk zümrüdünün parlaklığıyla ejderhayı kov! Yeter ben kendimde değilim,
- Sungurca heybetli gövdesiyle heyelan halindeki bir dağ gibi gürül gürül girdi içeri, "Düşman iki yüz bini aşmış mevcuduyla yaklaşıyor," dedi belirgin bir tedirginlikle. Alparslan hiç istifini bozmadan "biz de onlara yaklaşıyoruz."
- El pusatı keskin olsa bile, düşmana kör olur,seni kanatır diyor Dede Korkut. Bu kulağımıza küpe olmalı. Dostu dahi olsa,insan sırlarını ifşa etmemeli Savtegin; zira dilden sızan her mahrem, ahirde sana karşı çevrilmiş bir silaha dönüşebilir. Kendini en yiğit hissettiğinde bile, başkalarının dilinde bir emanetin olduğunu hatırlayıp zayıf ve dalgın düşersin. Bu da bir savaşçı için ölümün ya da sakatlığın kapıya dayanması demektir.
- Şunu demek istiyorum ki İmparator, utançla yaşamaktan daha büyük bir ceza olamaz. O yüzden ben sizi ölüme değil; yakınlarınız, yani gerçek düşmanlarınız arasında yaşamaya mahkûm edeceğim. Bağışlayarak öldürecek, iltifat ederek tüketeceğim. Böylece bana verebileceğinizden çok daha ağır bir cezaya çarptıracağım. Öyle ki, geri döndüğünüzde, sizi düşmanıyla anlaşmış bir hain olarak görecekler. İkimiz de hayata sıkı sıkıya tutunanlardan değiliz Ekselans; vazgeçmeye ve hemen şimdi yaşamlarını umdukları adına feda etmeye hazır adamlardanız. O yüzden bir gün ölüm değil, her gün ölüm cezadır bizim gibilere. İnanın, akıttığınız onca masumun kanına duyduğum öfkeye rağmen, size verilebilecek bundan daha ağır bir ceza bulamadım.
- Çünkü Grek âdetinde kuyruğu kesilmiş at, bizdeki, muharebe öncesi kuyruğuna düğüm atılmış ata tekabül eder. Sonuna kadar savaş niyetinin bir göstegesidir.
- Bu dünya, uğruna küçülecek bir yer değil; ellerinizdeki kanı kurulayın artık ekselans...
- Ferdi bekası adına insanoğlunun etmeyeceği fenalık yoktur ey Melik!
- Bizler Müslüman'ız... Biliriz ki bu toprağın üstü olduğu kadar altı da vardır.
- Usul bir tebessümün gerisinden konuştu Alparslan, " Onun ilk hatası bize düşmanlık etmektir Sungurca. "
- " Bizim şu akşam saatinde şurada güldüğümüz laflar, bundan bin yıl sonra Türk yurdunda ulu orta konuşulacaktır endişeniz olmasın. " " Bin yıl sonra mı? " diye sordu Alparslan. " Bin yıl sonra, bizden ufacık da olsa bir nişane kalır mı koca arzın üzerinde Hasan? " " Bizden kalır mı bilmem, ama sizden kalır Es-Sultanü'l Adil... Sizden kalır... "