- Avrupalılar, gece ile gündüzü neredeyse bir yaşarlar, gece gezmeye alışık oldukları için gözleri ve ruhları karanlığa uyum sağlar... Bizde ise güneş battıktan sonra gezme adeti pek yoktur, bundan dolayı, gecenin, insanımızın ruhu üzerinde uyandırdığı ürküntü büyüktür.
- Harp tarihi yalnızca cesaret, yerinde verilmiş dâhice kararlar ve güçten ibaret değildir; onun içindeki kanı, çamuru, utanç ve ıstırap lekelerini, dolayısıyla gözyaşını tetkik etmeyenler kısa sürede bozguna uğrarlar.
- Sultanlık, mutlak bir yalnızlığın makamıdır.
- Çünkü ten bir yere kadar dayanır acıya, ama ruh, sahip olduğu o müthiş güçle yıllarca yaşar, yavaş yavaş ölür.
- Dostunun omzunu sıvazladı Selim Han, "Çatışma öncesi askerin ruhunu öyle bir coşku sarar ki, az sonra ölme ihtimalini dahi düşünmezler. İşte harbin ilk adımı böyle başlar. Ama savaşın sonundaki sevinç yalnız kazananlara aittir ne yazık ki."
- Ölürken, canı yanmıyor insanın Balbak, yalnızca soluğum kesildi ve dermanım çekiliyor. Keşke böyle olmasaydı...
- öldüğümüzde uyanacağımız, ekseriyetle acı bir rüyadır dünya.
- "Korkmayın, başarısızlık ihtimalini düşünmeyin.Korku korkuyu çağırır; o da dizlerinizdeki ve kollarınızdaki dermanı giderir. Cesur olamıyorsanız bile öyle gibi davranın, çünkü insan bir süre sonra göründüğü hal üzere olur."
- ..."Veliaht Şehzade'nin eteğini öpmek ve Paşa'nın emanetini sunmak dilerdim yalnızca."
"Öptün say!"
"Ancak bu minvale aykırıdır Saadettin Paşa."
"Değil say!"
"Görev sorumluluğunuzu aşar bu hal."
Paşa güldü "Aşmaz say! Hiçbir şekilde silahlı olarak bu iskeleye adım atamazsın Ağa."
Bu konuşma sırasında iskeleye yanaşmış olan kayıktan iki silahlı içoğlanının iskeleye çıkmak üzere olduklarını farketti Salih... - "Ben ki Meliküleşref Tomanbay'ım, sevgili amcam Kansu Gavri'nin intikamını bu kolumda gördüğünüz yara kabuk bağlamadan alacağım."