- "Sen," diyor, aynada, pencereden görünen gökyüzüyle birlikte akan hayalim, "şimdi bir müddet daha gölgelerin arasında durmalı ve sabırla beklemelisin. Yalnızca bir süre daha bir şair ve kuyumcu olarak yaşaman, devletin sorumluluğunu taşımaya ne zamandır hazır omuzlarını şöyle bir iyice ısıtman lazım."
- "Cenazemi görünce ayrılık ayrılık deme.
O vakit benim buluşma ve görüşme zamanımdır.
Sana batmak görünür, ama o doğmaktır.
Mezar, hapis gibi görünür ama o, canın kurtuluşudur."
Hazret-i Mevlana - Zulüm, haksızlık yayılsa, işitenler de; "Neme gerek." dese ve onu önlemeye çalışmasalar, sonra koyunu kurt değil de çoban yese, bilenler de bunu söylemeyip gizlese, fakirler, muhtaçlar, gariplerin feryadı göklere çıkıp bunları taşlardan başkası işitmese, işte o zaman felâkettir. Askerin itaat etmez olur ve yolundan gitmezler. Yok olmak mukadderdir." Yahya Efendi
- "Sen olan kanunları sıkı uygula ve takibini yap Sultanım. Romalı Tarihçi Tacitus, 'Bir devletin yıkılışından önce yasaları çoğalır,' der. Evet, çoğalır, çünkü yenileri üretildikçe, unutulan önceki kanunların ruhunun canlandırılabileceği sanılır. Ama ne yazık ki bu boş bir umuttur." Yahya Efendi
- "Onlara dahi adaletle muamele et kardeşim, zulmetme.İhlas sahibi olursan ihsan sahibi de olursun. Eğer ihsan sahibi olmayı başarırsan zulümle savaşında yol aldın demektir. Unutma ki Peygamberimiz ihsanı, Allah'ı görüyormuşcasına yaşamak olarak tarif eder. Zira sen onu göremesen bile o seni görmektedir." Yahya Efendi
- 'Yalnızca benim ölümüm her şeyi yoluna koyabilseydi. Bunu öyle isterdim ki... Ama olmuyor, benim ölümüm hiçbir şeyi yoluna koymuyor.'
- Zira akılve yürek birbirinin dostu olmazsa, düşmanı olur.
- Halinize şukredin ki daha iyisine kavuşmaya hakkınız olsun
- Seni bildim bileli, Ey balçık dünya Başıma nice belalar geldi, Nice mihnet, nice dert Seni sırf beladan ibaret gördüm Seni sırf mihnetten, dertten ibaret
- ...Ey can, biz seni bekliyoruz, ancak sen hala bizi arıyorsun. Yorulmadın mı henüz? Nedir bu ürkekliğin? Bizi, medresenin ve Emevi Camii'nin gölgeli kuytularından izlemekle yetinirsin ; yüreğin neden halen hicapla örtülü bize? Tek bir söz etmeni bekleriz ama bilemeyiz; gözlerin neden hala küstün yüzümüze?