- Ve sonra, çocuklar vardır Amerika'da. Vietnam Savaşı'yla ilgili, bize sorular yöneltip, bizimle gevezelik eden altı yaşlarında bir kız çocuğunu tanıyoruz. Televizyonda gösterilen olayları seyrederken, tıpkı bir masal dinliyormuş gibi, kaptırıyordu kendini televizyona. Daha bu yaştaki çocuğun savaşla doğrudan doğruya böylesine ilgili olmasına, daha doğrusu çocukla savaş arasında böyle bir ilginin kurulabilmesine şaştım, gerçeği söylemem gerekirse, hayretler içinde kaldım. Televizyonun, çocukları savaşa karşı acı duymaz hale getirmesinden, çocukları hissiz yapmasından korkuyorum. Çünkü, o küçücük ekranın üzerinden geçen her şey onlara yalancıktanmış gibi görünebilir. Facia burada. Heyecanlı bir filme bakar gibi izliyorlardı Vietnam Savaşıyla ilgili olarak televizyonda gösterilenleri.
- Son çağlarda Batı dünyası iyice koptu o hayattan, kuru, kaskatı bir yaşantı aldı onun yerini. Maddî imkânların elde edilmesi bizi zenginleştirdi, ama manevî yönden hepimiz yoksullaştık. Kantarın ipi koptu. Bunun için diyorum ki, belki de, dine dönmenin vakti gelmiştir. Burada 'dine dönmek' derken kilise ayinlerine katılmayı söylemek istemiyorum. Son iki yüzyıldan beri, dinî buyrukları yerine getirmemek için yüzümüzü nasıl onlardan çevirmişsek, din de git git uzaklaştı bizlerden, kendi özünden de uzaklaşarak. Dinin yerine ikame edilen politikalarda ve ideolojilerde durmadan bir şeyler aradık. Amansız bir koşu yapıldı insanlar arasında. Ama bunlardan hiç biri açlığımızı gideremedi. Elimiz böğrümüzde. Çağımızdaki bu ikame ideolojilerin uzun ömürlü olabileceğini, yaşayabileceğini doğrusu hiç sanmıyorum. Din derken, onun içimizde büyüttüğü inancı, manevî değerleri söylemek istiyorum. Teknik, bilimsel ve artistik değerlerin hiç birinde bulunmayan bir mutlaklık vardır din duygusunda. Çünkü din duygusu, insan olarak yaratılmış herkeste fıtratı gereği bulunmaktadır. Onun bulunduğu yeri bilmek gerekiyor, çünkü büyük kriz dönemleri dışında, genellikle, gizli kalmaktadır.
- Sabrım taşmasın, diye bastırıp duruyorum.
- Herşeyi attım üstümden Elimde bir kitap kaldı.
- Şiir ateş aldı.
- İnancına duanın gücü artar Tutsaklık eridi Bir akımdır geçen yüreğimden En uzaktaki bir müslümanın yüreğine /Varoluş sevmenin ekonomosi/ Baktığın yerlerde gölge Rahman rahim Bir kutsal bölge
- apınakla yürek arasında en canlı ilişki Yüreğimiz sıkışınca Anladık El-aksa'dan bir taş düşürülmüştür İnsan Soyaçekim Göğe yansır umudu Baktıkça aynada Ve çocuk gülünce Işır el-aksa El-aksa bilir ki Çocuk koyacak o taşı
- ''Bir muştu büyütüyorum yüreğimde Bileklerimizin gücüne doğru işleyen.''
- Bizim şehrin buğdayı, Çocukların elham bağışıyla daha gür çıkardı.
- Kuşkusuz , en etkili ve evrensel silah, kelimedir.