- Aşkın kelimesi ile karşılaşmıştı ve aşkın kelimesi varsa kendisi de vardı ve işte itiraf, Setterhan aşıktı.
- ...bu dünyanın özetini çıkarmak için tek bir kelime isteseler Adem'den, buğday, derdi. Çünkü dünyanın ancak bir buğday tarlası üzerinden geçen rüzgar kadar hükmü vardı. Ve Adem buğdaya ama buğday da Adem'e muhtaçtı.
- Oğul, dedi, edep her türlü davanın üzerindedir. Bilmediği kelimeler kadar edepli bildiği kelimeler kadar da edepsizdir. İnsan olan her hesabı aşar da bir kendi sözcüklerinin ağırlığı altında ezilir. Ne kadar hicapsız sözcükler üşüşmüş diline senin. Bu kelimeleri sana ben öğretmedim. Nereden öğrendin? Ve oğul, utanmak ki nimetleri en degerlisidir. Utanman yok mu senin?
- "Ey sıkıntı şiddetlen, nasılsa geçeceksin."
- ?Ben; İstanbul?da felsefe okumaya niyet etmiş, Sultani mezunu, Balkan Gönüllüsü İsmail Efendi; bir şiir kitabı yazmaya niyet etmiştim, eşikten öteye geçemedim. Heybemde sadece kırık kafiyeler var."
- Demek kelimeler hayattan çıkıyor, hayat kelimelerden değil.
- Sözün hayat karşısında ne kadar samimi olabildiği meraka değer elbet, ama daha meraka değer ve tehlikeli olan ne kadar samimiyetsiz olabileceği.
- Söylemesek ölürdük. İnanmadan söyledik, yine öldük.
- İçimizdeki yangına bir ses ararken, hep başkalarının sesiyle konuşuyoruz.
- "Ölerek" yazan yazarlar aslında "ölmeyerek" yazarlar. İnanmayın ölerek yazdıklarına. Eğer yazıyorlarsa ölmemek içindir.