- "Anlamışım ki dünya âlem perdesinde ben de gelip geçici, ben de bir gölgeymişim. Asıldan nasibim var ama şimdilik suretmişim.
öyleyse hepsine âmenna. Değil mi ki seçilmişim." - "Belki her şey bir şey içindir. Bunca yaşanmışlık bir tek yaşamak içindir."
- "Benim tekrar sana dönmek için bu kadar durulmam lâzımmış. Sen hâlâ durulmadın mı? Bekliyorum."
- Elini göğsünün üzerine koydu.
Sanki, dedi, bak tam şuramda, sol yanımda, kalbimin altında bir yer eksik atıyor. Sonra bu kadarla kalmıyor, o eksiklik bütün ruhuma doluyor.
Ne yapsam eksilmiyor ne yapsam dolmuyor. - "ey benim yaradılışım, yolunu kaybetmiş yol arkadaşım.
kimin bağrındaki kemikten yaratılmışsan ona gel. eksik parçamı arar gibi seni arıyorum ben. sen de beni ara. boşluğunu doldur, eksiğini tamamla. dünya dediğin bir kaza ertesi.
aç kapılarını.
elinle koymuş gibi bıraktığın yerde bul beni.
gel neredeysen.
cennet olsun yeniden..." - "Lakin oruçlu olduğunu unutup suya kanmak gibi değil, kanatları olmadığını unutup da kendini uçuruma bırakmak gibi bir unutmaktı bu."
- Aşk kadar yıpratıcı, bencil, kaprisli ve kıskanç olmayan; ama dostluk kadar da sakin akmayan gerilimli bir ilgi. Herkes kendi hayatında ama yekdiğerinin hayatına da dahil. Sadece bir bilgi. İkisinin de bildiği ama birbirlerine söyleyemedikleri.
- ...ve biliyor musun ki, seni sevdiysem, bütün ruhların yaratıldığı ve henüz ruhlara cesetlerin biçilmediği o mecliste, senin yanında yer almış olduğumu hatıramda taşıyor olduğumdandır.
- Gülümsedin, içim aydınlandı. Baktın ve konuştun ya benimle artık yitmem, eskimem. Lâkin güzelliğin denizinde yekta inci iken sen, benim gibi yoksul bir bedevi sana ne verebilir ki? Sende olmayan, bende, ne olabilir ki?
- Aşık kendisini yakacak cehennem ateşinin önünde önce bir süre ısınır, bilmiyor musun?