- Televizyon kültür endüstrisinin bir aracıdır. Kapitalizmin emrinde mal üretir. Bütün dünya, yani bu âleti kullananlar bir şekilde bu malları alır veya yerli tezgâhlarda benzerini üretir. Televizyon son tahlilde tüketim ekonomisine hizmet eder. Bizatihi bizi, yani insanı tüketir. Zamanımızı çalar. Bir uyuşturucu gibi kanımıza girer. Kültürel değerlerimiz, günlük yaşantımız ona göre biçimlenir. Dilimiz dahi değişir.
- Hiç kimse dışarıdan görüldüğü gibi değildir ve bir insanı tanımak yıllar alır.
- Ama insan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek. Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek
- -Kediyi çok sevdiğiniz anlaşılıyor. Ama ne biçim bir sevgi bu. İki de bir "lan" diyorsunuz. Kenan pos bıyıklarının altından beyaz dişlerini göstererek güler: -Biz sevdiklerimize ara-sıra böyle deriz. Gül: -Ya sevmediklerinize. -Bizim sevmediğimiz kimse yoktur. Belki gönlümüze biraz serin gelenler vardır. -Onlara ne dersiniz? -"Bayım" deriz.
- "Ama mutluluk fotoğrafa yansır mı acaba. Fotoğraf dediğin neyi gösterir? Fotoğraf dediğin gerçeği gösterir."
- Ama insan sadece kaştan, gözden, gövdeden mi ibaret? Ayna dediğin, taşı toprağı, evi sokağı da gösteriyor. Mühim olan bu vücudun içini görebilmek. Kalbin aynasında ne var, ona ulaşabilmek
- Bir kalbi yoksa insan nereye gidebilir?
- Bizim sevmediğimiz kimse yoktur. Belki gönlümüze biraz serin gelenler vardır.
- Unutmak olmazsa insanoğlu nasıl yaşardı bunca acı ortasında.
- "Ne yapmalı? Yapacak hiçbir şey yok. En kötüsü de bu."