- ?Yarabbi bana çekeceğim yükten ağırını verme. Bizi hastalıkla, açlıkla, yoklukla imtihan etme.? (S. 19)
- ?Bilirsiniz yokluk bir mertebedir ki ona ulaşmak her babayiğidin harcı değildir.? (S. 59)
- ?Hayat zordu. Fakirdik. Çocuktuk biz.? (S. 91)
- İş insanı yormaz, gönül yorgunluğu bezdirir.
- Erkek adam eşinden önce gitmeli. Yaşlı bir erkek eşini kaybedince yetim çocuğa dönüyor; eli iş tutmaz, kendine bakamaz. Oysa kadınlar daha metin ve yalnızlığa dayanıklı.
- Erkek adam eşinden önce gitmeli. Yaşlı bir erkek eşini kaybedince yetim çocuğa dönüyor; eli iş tutmaz, kendine bakamaz. Oysa kadınlar daha metin ve yalnızlığa dayanıklı.
- Hatunun mezarını ziyaret ettik. Taşını ısmarlamışlar, etrafına da beton döktürecekler. Olsun, yapsınlar. Taş dediğin nedir ki; ben onu içimde gezdiriyorum; ve elbette köye de benimle beraber gelecek. ... Kendini kaybettim ama hayalini kaybetmem merak etmeyin.
- ''Bu memlekette niçin emeğin değeri, sabrın meyvesi, hasbî çalışmanın semeresi alınmıyor? Bu memleket kendi kozasını örenlere niçin hiç kıymet vermiyor? Hadi bunlar bir yana, ben bir yana, yahu insan kitap kıymeti bilir. Kitaba önem vermeyen toplum nasıl ayakta kalır, nasıl yaşar? ''
- - Ben paraya değil, kitaba önem veriyorum. Hepimiz hastayız. Kimimiz antikaya, kimimiz arabaya, kimimiz makama mevkiye, kimimiz kadınlara, ne bileyim ben, en doğrusunu minibüslerin ardına yazıyorlar. - Nedir o? - Bir ben değil, herkes hasta.
- Sizleri de tek tek şu gökkubbenin altında mutlaka bir bekleyen vardır. Karşılaşmak!... Ah,onu bilemem. Onun adı kader.