- İstanbul büyümesine büyüdü; ama çirkinleşerek büyüdü.
- Ocağın başında çömelip, elime bir bardak sıcak çay tutuşturdu. Dünyaya ve insanlara geri dönmenin sevincini yaşadım.
- Çağımıza ayak uydurmalıyız palavrasına hiç mi hiç inanmıyorum. Eğer yaşadığım çağın en yüce ideali köşeyi dönmekse; eğer yaşadığım çağ toplumsal adaletsizlik üzerine kuruluysa; eğer yaşadığım çağ inandığım herşeyi yadsıyorsa; eğer yaşadığım çağa bayağılık ve çirkinlik egemense, ben böyle bir çağa neden ayak uydurmak zorunda kalayım?
- Kafa işi yapanlarla kol işi yapanlar arasında ekonomik uçurumların açılmasına katlanamıyorum. Çünkü, kendi suçu olmadan, salt ailesinin ekonomik durumundan ötürü, kol işçisi Ahmet Efendiden kafasını işletmek olasılıklarının esirgendiği için, onun benim gibi profesör değil de çöpçü kaldığını düşünüyorum ve bu yüzden de ömrü boyunca benden daha az para kazanarak cezalandırılmasına gönlüm râzı değil.
- Yalnızlıkların en kötüsü, başkalarının arasında çekilen yalnızlıktır bence.
- Bunca felaket, bunca zulüm, bunca haksızlıkla dolu bir dünyada köpekler gibi mutsuz olmanın kolaylığını bildiğim için, mutsuzluklarıyla övünenlere fena halde bozulurum. Mutsuz olmak bir marifet değildir. Çektiğin acıları gözler önüne sermemek, büyük kişisel mutlulukların peşinden koşmak ayıbından vazgeçip küçük mutluluklara sığınmak, onlarla yetinmektir aslında marifet.
- Katoliklerin oburluğu yedi ölümcül günahtan biri, şehvet kadar ağır bir günah saymalarının nedenini ilkin anlayamamıştım. ?Oburluğun başkalarına zararı yok ki! Oburca yiyen, midesini bozarak, ancak kendine zarar verir? diyordum. Daha sonraları düşünüp taşınınca, güzel yemeklerden hoşlanmanın, yani bir gourmet olmanın, şehvet düşkünlüğü kadar kötü sayılması gerektiğini anladım. Çünkü insanı insan yapan başlıca niteliklerden biri, hayvansı içgüdülerini denetim altında tutabilmektedir. Oysa oburlar, bunu yapabilecek gücü bulmazlar kendilerinde.
- Katoliklerin oburluğu yedi ölümcül günahtan biri, şehvet kadar ağır bir günah saymalarının nedenini ilkin anlayamamıştım. ?Oburluğun başkalarına zararı yok ki! Oburca yiyen, midesini bozarak, ancak kendine zarar verir? diyordum. Daha sonraları düşünüp taşınınca, güzel yemeklerden hoşlanmanın, yani bir gourmet olmanın, şehvet düşkünlüğü kadar kötü sayılması gerektiğini anladım. Çünkü insanı insan yapan başlıca niteliklerden biri, hayvansı içgüdülerini denetim altında tutabilmektir. Oysa oburlar, bunu yapabilecek gücü bulmazlar kendilerinde.
- Çocukluk arkadaşım ?Fou Celâl?e bakılacak olursak, kadınların ?erotojen? bölgesi bütün bedenlerine yayıldığı için, sular tarafından okşanmak üzere, denize girmeye bayılırlarmış.
- Üstelik yağmura ve kara duyduğum aşka yoğun bir suçluluk duygusu da karışıyor. Çünkü ben, damı akmayan sıcak evimden seyrediyorum bunları. Ama gecekondularda barınan fakir fukara yağmurun ve karın da sâdece kahrını çekiyor.