- Sonus est, qui vivit in illa...
Bir ses, ondan geriye sadece bu kaldı, bir ses... - Siz istediniz, bende anlatacağım.
Kandili yakın ve unutulmuşların sesine kulak verin öyleyse. - Benim tek istediğim işte budur. Anlatmak, sadece anlatmak, anıları, kaderleri, duyguları, sesleri...
- Ben; bugün yaşamayan ama dünden kalan bir hayat, bugünden değil, dünden bitmiş bir ömür.
- Ve unutmayın, kılıçların ve tüfeklerin sesi, her yerde her zaman merhamet, adalet ve vicdanın sesini öldürür.
- Gözler, gel kör adam, diyordu, gören gözün niçin beni görmüyor, gel; şimdi bütün ağırlığında üstüme çöküp nefesimi kesmişsen eğer, sen istediğin için değil, ben sana izin verdiğim içindir. Gel haydi, her şeyi unut, gördüğün ve yaşadığın her şeyi ardında bırak ve gel...
- İnsan, özellikle de bizim insanımız, kendini, gücünü ve silahını sever ve en kötüsü ona inanır, onun için her şeyi pervasızca yok edebilir. Yakıp yıkmanın anlamsızlığı ve yok etmenin korkusu merhametin ve vicdanın damlası yüreklerine düşmeyince ve dünyanın en büyük hatasının ellerindeki silahlar olduğunu anlamayıncaya kadar, hepimizin işi zordur.
- Çünkü aşk, umutsuz ve çaresizlerin düşüdür. Çünkü aşk, güçlüklerle yüz-yüze yaşayan insanların düşüdür.
- Büyük ve sonsuz bir arzuyla baktığım, tanıdığım sayısız kız, sayısız kadın oldu. Tenlerini, bedenlerini, ruhlarını, yüreklerini tanıdım. Ama hiçbiri ruhumda, yüreğimde bu ne olduğunu bilmediğim duyguyu yaratmadı. Hiçbiri bu kadar sarsmadı beni, hiçbiri şu lanet yüreğimi bu kadar etkilemedi, kanımı bu kadar kaynatmadı. Bunun sırrı ne? ona sormalıyım, tane tane söylemeliyim, ondan duyup anlamalıyım...
- Gidiyor Rênas, sessiz, soluksuz, gözleri kapalı; her şeyi terk edip gidiyor.
Tuhaftır ki bu son derece duygulu, son derece acılı, son derece kederli anda, ay geliyor Kevok'un aklına.. Kevok, Rênas'ın dingin yüzüne bakarak ayı ve o kadim destanın sözlerini düşünüyor; yiğitler ve yol bilenler de ay gibidirler, önce büyür, genişler, ışırlar, sonra ise yitip giderler... Gidiyor Rênas. Ay gibi, şu akşam öğününde şimdi batıp giden güneş gibi.