- Biliyorsun, cezaevleri toplumsal
üniversitelerdir. İnsan isterse cezaevinde
kendini geliştirebilir. Bizleri
üniversitelerden aldılar, getirip cezaevine
koyular. Neden? Dünyayla, aynı şekilde
üniversiteyle ilişkimizin kesilmesini istediler tabii. Bizi cezaevinin yalıtılmışlığı
içinde dondurmak istediler. Ama zorbalar
cezaevlerinin de üniversite olduğunu
anlayamazlar. - "İnsanın dünya üzerinde "yalnız" kaldığı anlar vardır... böylesi anlarda, içini dökebileceği tek varlık bazen sadece yolu oraya düşmüş bir böcektir. Yalnızlığın ve dışlanmışlığın acısı, sıradan bir böcek de olsa bir dinleyici bulduğunda hafifler mi? "
- Ve bu bay Kürt yok diyordu. Kürt yok!
Güneş yok dermiş gibi, ay yok, yıldız yok dermiş gibi... Bir halk nasıl inkar ediliyordu! - Peki ya onlar? Bizim gibi olmadıkları için kendimizden kabul etmediklerimiz? Kimi yerde bizden olmasını arzuladıklarımız, kimi yerde çeşitli biçimlerde asimile etmek istediklerimiz, kimi yerde de etnik temizlik zor ve şiddetle "biz" haline getirmeye çalıştıklarımız? Ya onların "biz"i?
- Kendi anadiliyle barışık olan birisi, diğerleriyle de barışık olur, onları sever.
- Bir akşamüzeri Ahmet Kaya Taksim'den aldı beni, karmakarışık sokaklara daldık. Geceye başlarken hiçbir zaman unutmayacağım, daha sonra onun kaderi haline gelen bir şey söyledi bana. Gülen bir yüz, içten bir dost edasıyla girdi koluma ve şunları söyledi: "İnsan hayatında üç kez çocuk olur ilki çocukluğu, ikincisi sürgüne giderken, üçüncüsü de sürgünden dönerken. Şimdi sürgünden geliyorsun sen, seni gezdirmeliyiz, döndüğün memleketi tanıtmalıyız sana..."
- Senden sonra da bir hayatım oldu, yaşadım, evlendim, bedenim başka birinin bedenine yaklaştı, başka bir el dolaştı vücudumda, başka birinin kokusu sardı etrafımı... Ama bu aşk değildi, aşk haram oldu bana, aşk hep uzağımda kaldı, bedenim, ruhum bir daha aşk nöbetine tutulmadı. Sen varken, yüreğimde senin aşkın vardı, kokunu hissediyorum. Ceco... Senden sonra aşkın ilahi bir düş olduğunu anladım, ruhun cenneti olduğunu... Seni kaybettikten sonra anladım bunu.
- "Yasak, ceza, kaçış, mazlumiyet, gurbet,
kimsesizlik, çaresizlik ve kahrolası bir
kader: Maceramın özeti budur..." - "Ben, bana benzer karakterleri
yazmıştım. Ben bir mağlup ve
mağdurdum; bir öteki ve barbardım; bir
yabancı ve sürgündüm. " - İnsan köklerini yabancı bir toprağa salamaz.