- "her şeyin biteceği hakikatini aklına getirmeyebilecek kadar çocuk olmak ne büyük mutlulukmuş meğer..."
- "Gitmesinde sorun yok, asıl sorun bir daha gelmeyecek olmasında.."
- "Kadınlar hep olmadık zamanlarda gitmeyi severler, biliyorum. Biliyorum, kimi sevsem en son hatırladığım görüntüsü gidişi olur."
- * Demek ki insan, yaşıyorsa nasıl olsa iz bırakıyor, bir zeytincinin paslanmış tabelasında olsa bile. * Kokusunda bütün felaketlerin öncesine ait bir lezzet vardı. * Yaşa, işe, güce, irtibara en ufak hürmeti olmayan bu acıya aşk acısi diyorlar. * Allahından, kitabından bulsun kim kimin hayalini, neşesini çalıp gittiyse. * Deli eder insanı yaşamak. *; şiir seviyorum, öyle gencim. * Ve bir de anneanne kokusu, naftalinli ve lavantalı, karışık tütün zambak kolonyalı. * Anneannem Avrupa'yı farklı milletlerden insanların oturduğu mahallelere bölünmüş büyük ama müşterek bir şehir zannediyordu. * Babamla aynı ülkenin farklı onyıllarında devrimcilik yaptık, ikimiz de beceremedik.
- "Dut şurubu da içer miyiz? diye sordu telefonda. Daha çıkmamıştır dut şurubu, dedim utanarak, sanki yaz benim yüzümden gelmemiş gibi."
- "Birbirinden uzak yaşayan iki insandan birinin ölmesi ne tuhaf, sanki hiç gitmemiş, hep orada bir yerlerde yaşamaya devam ediyormuş gibi."
- "Yaşı kaç olursa olsun bütün kadınların ağlamasında insanın kendi annesinin ağlayışını hatırlatan bir şey var, canından can yolar adamın."
- "Bir kere olsun duymadım, "Ben de eşimin yanında şıkır şıkır süslenip operalara gitmek istiyorum"diyen kadını. Hani sorunca hepimiz sineması, tiyatrosu var diye büyük şehirlerde yaşıyoruz ya, onun için diyorum."
- "İçime bir ad koysam Leyla derim, öyle güzelim"
- "Bangır bangır Ferdi çalıyor evde, zamanın çoğu evi gibi. Camlardan, aynalardan, duvarlarda asılı posterlerden dönüyor sesi Ferdi'nin titreyerek, titreterek; kadınlar bir yandan şerbetlenmemiş parmaklarının ucuyla tuttukları sigaralarını tellendirip bir yandan eşlik ediyorlar Ferdi Bey'e, yarı dudaklarıyla. İnsanların kederli olmayı çok sevdiği yıllar. Her şeye sinmiş bir Maltepe sigarası kokusu, bir ucuzluk, bir pazardan alınmışlık, bir muşambalık. Serkan bakmıyor, o alışkın. Ben merak ediyorum ama. Kadınların edepsizce ayrılmış bacaklarına bakıyorum, sanki orda bile değilmişim gibi çaktırmadan. Küçücük ellerimle baldırlarına şöyle bir vuruversem, bacakları dalgalanarak odanın ortasına yayılacak, büyüyüp büyüyüp bütün evi dolduracaklar sanki. Öyle gevşek ve iddiasız bacaklar. Ama bembeyazlar, sıcak bir şeyler oldukları belli. İlk kez farkına varıyorum insan etinin." 'çok sıkılır arkadaşı ölen çocuklar' isimli Öykü'sünden