- Bana göre, yüksek ataşten ölen birine korkak demek ne kadar uygunsuzsa, yaşamına son veren biri korkaktır demek de o kadar tuhaf.
- Sevilmek ne mutluluk!
Ve sevmek, ey tanrılar, ne mutluluk! - Karar verebilen, acıyı yener.
- Dünya, maskaralıkla dolu.
- Tanrı çoğu zaman mutsuzları bir araya getirir ki dertleri yok olsun.
- Bir kütüphane karşısında insan kendini büyük bir sermayenin yanındaymış gibi hissediyor, sessiz sedasız hesapsız faiz getiren bir hazine.
- "Öyleyse bana yeniden o zamanlarımı ver,
Henüz olgunlaşmakta olduğum dönemleri:
Bir arada sıkışıp kalmış şarkıların,
Hep yeniden doğduğu,
Sislerin dünyamı perdelediği,
Tomurcukların henüz mucizeler vaat ettiği,
O zamanlar ki binlerce çiçeği koparmışım sapından,
Vadileri baştan aşağı kaplayan.
Sahip değildim hiçbir şeye ama yetiyordu bana,
Gerçeği aramak ve yanılgının hazzı,
Gem vurmadan o güdüleri,
O derin, acılarla dolu mutlulukları,
Nefretin gücünü, aşkın kudretini
Ver bana geri, gençliğimi!" s. 62 - "Mefistofeles: Arada bir görmeyi severim ihtiyarı
Ve sakınırım onunla bozuşmaktan.
Ne hoş aslında onun gibi büyük efendinin,
Şeytan'ın kendisiyle gelip insanca konuşması." s. 68 - "Mefistofeles şarkı söyler:
Bir zamanlar bir kral vardı,
Büyük bir biti vardı,
Ona sevgisi az buz değildi
Kendi oğlunu sever gibi.
Bir gün terzisini çağırttı.
Terzi yanına geldi:
"İşte, ölç bu asilzadeye elbise
ve pantolon boyuna göre!"
Kadife ve ipekle
Kuşanmıştı şimdi,
Kurdeleler elbisesinde
Ucunda da bir haç vardı
Ve hemen yaptılar onu bakan,
Ve oldu koca bir yıldızı.
Böylece kardeşleri de
Oldu sarayın saygınları.
Saraydaki beyler ve hanımlar
Bundan çok rahatsız oldular.
Kraliçe ve hizmetçisi
Isırıldı ve kemirildi.
İzinleri yoktu eğilmeye
Kaşınıp dökülemediler.
Bizse eğilir ve kaşınırız
Hemen, ısırınca bizi biri." s. 129-130 - İnsan kendi saadetini kendi yaparmış.