- Tanrı'ya, onu bana bağışlaması için dua edemiyorum; ama yine de o sanki bana aitmiş gibi geliyor. Tanrı'ya, onu bana vermesi için dua edemiyorum; çünkü o bir başkasına ait.
- Dünya her yerde aynı.
- Faust:
Lanet olsun, ruhun kendisi hakkında beslediği o yüce fikre,
Lanet olsun, duygularımızı zorlayan görünüşteki göz kamaştırıcılığa,
Lanet olsun, hem rüyalarımızda ve hem de ömür boyunca bizi aldatan şeref hayaline,
Lanet olsun, kadın, çocuk, uşak, hizmetçi, mal ve mülk şeklinde hoşumuza giden şeylere,
Lanet olsun, bizi hazinelerle cesur hareketlere teşvik eden ve boş eğlenceler için altımıza döşek seren paraya ve servete,
Lanet olsun, üzümlerdeki iksire,
Lanet olsun, aşkın o en yüksek hazzına,
... - Gözüme bir perde gerildi sanki. Bitimsiz yaşam manzarası, sonsuza dek açık duran bir mezara dönüşüyor önümde. Her şey gelip geçmiyor mu? Her şey şimşek hızıyla kaybolup gitmiyor mu? Her şeyin varoluşla birlikte sahip olduğu bir vücut, akıntıya kapılıp sulara gömülerek kayalarda parçalanınca, sen buna artık varlık diyebilir misin? Yaşamda kendini ve etrafındakileri yiyip bitirmediğin hiçbir an yoktur.Ellinde olmaksızın seninde bir yok edici olmak zorunda olmadığın hiçbir an yoktur. En masumane bir gezintin, binlerce zavallı böceğin hayatına mal olur. Bin bir zahmetle meydana gelmiş karınca yuvalarını bozmak, küçük bir alemi mezara çevirmek için atılacak bir adım yeter. Beni etkileyen köylerinizi silip süpüren su baskınları, şehirlerinizi yıkan depremler gibi arada bir esip gelen felaketler değil.Doğanın tümünde gizli duran, etrafındakileri ve kendini yıkacak hiçbir şey meydana getirmeyen kemirici bir kuvvet beni yıkıyor. Bundan ötürü kaygı içinde sendeleyerek dolaşırım. Yeryüzü, gökyüzü ve onların yaratıcı gücü çevremi sarmış; hiçbir zaman gözü doymayan, yırtıcı bir canavardan başka bir şey değil.
- Gökteki Tanrı bile, bu kadehten insan dudağıyla tattığında, onu fazlasıyla acı bulduysa, neden büyüklük taslayıp ondan tat aldığımı göstermeye kalkışayım?
- Şimdi ise evin dar ve karanlık. Üç adımda ölçüyorum mezarını. Oysa sen ne büyüktün bir zamanlar!
- Werther'in İlham Kaynağı Olan Aşk
Goethe'yi önce Avrupa'da, sonra bütün dünyada tanıtan ilk romanı Werther de genç şairin başından geçmiş bir aşkın verdiği ilhamdan doğmuştur. Goethe, Strasburg'dayken, Charlotte (ya da kısaca Lotte) Buff adında bir kızı sevmişti. Sonradan Werther'in kadın kahramanı olan Lotte, gene romandaki gibi nişanlıydı. Bu, elbette ki Genç Werther gibi Genç Wolfgang'a da büyük ıstırap veriyordu. Yalnız, o sırada (1772 'de) Wetzlar'da Jerusalem adında bir delikanlı aşk yüzünden canına kıymasaydı, belki de Goethe böyle acıklı bir roman yazmayacaktı, çünkü o, aşk yüzünden kendini öldürmeyi hiçbir zaman düşünemezdi. Goethe ıstırabını vakarının ağır perdesi arkasına gizlemesini bilmiş, hattâ Lotte ile nişanlısı Kestner evlenirken onların nikâh yüzüklerini kendisi alıp hediye etmişti. Yalnız, Jerusalem adındaki delikanlının çaresiz bir aşk yüzünden canına kıyması olayı o sırada bütün Almanya'yı öylesine titreşmişti ki Goethe, kendi ıstıraplarını dile getirip bunu gerçek bir olaydaki sonuçla birleştirerek, Frankfurt'a döndükten sonra, Die Leiden des Jungen Werther (Genç Werther'in Istırapları)nı yazmaya başladı. - Bütün olgular arasınaki ilişkiler hakikidir. Yanılgı sadece insanın içindedir. Yanılgısı dışında insanda gerçek olan hiç bir şey yoktur, insan kendisine, başkalarına ve olgulara olan ilişkisini bulamamaktadır.
- 55 Dindarlık bir amaç değildir. En berrak huzur hali ile en üstün kültüre erişmek için bir araçtır.
55 Bu nedenle fark edilir ki, dindarlığı amaç ve hedef olarak görenler, çoğunlukla riyakardır. - 99 Hangi yönetim en iyisidir? Bize kendimizi yönetmeyi öğreten.