- Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır.
- Hiç kuşkusuz, dünya ölülerle ağırdır; ve yeryüzü onlarla kalabalık.
- Derken, kendini gülüşünle yenileyerek
denize dikiyorsun gözlerini,
yani içini yükleyip yükleyip bakışlarına,
denize atıyorsun bin kez.
Sular senin bin birinci atlayışını bekliyor oysa,
masmavi uzanıyor gözlerine.
Sen de uzanıyorsun biraz...
Sonra, geri çekiliyorsun.
Sonra, yeniden.
Böylece, gelip gidiyorsunuz ölümün kıyılarına, böylece
Yalnızlık gidip gelmektir biraz da,
Nereye olursa - Sonra ben bir de bakıyordum ki, bir başka gün bu gözler oralarda yatıp kalkan, yamuk yumuk, pasaklı bir köpeğin gözleri olmuş. İşte o zaman, aslında böyle bir köpek yokmuş da, sokakta yürüyen insanların köpekleşen yanları gelip sessizce boşlukta yanan kedi gözlerinin arkasında durmuş ve bana dik dik bakmış gibi ürperiyordum
- İnsan bir savaş alanıydı. Ceket, gömlek, pantolon ya da etek giymiş, kravat takmış, tıraş olmuş, kokular sürmüş bir savaş alanı. Gülümseyen bir savaş alanı. Öpen hatta, okşayan, konuşan, susan, çiçekler alıp çiçekler veren bir savaş alanI
- Çaylarımızı içmiş miydik o gün, bilmiyorum. Birkaç dakika, birkaç saat, birkaç gün ya da birkaç yıl sonra ayağa kalkmıştım. Gidiyordum, içimde bir bilmeceyi çözememiş olmanın sıkıntısı vardı. Balkondan salona, salondan antre, kapıya ve merdivene yürüdüğümü hatırlayamıyorum şimdi. Yürümemişimdir belki, balkondan tek başıma tıpkı bir kuş gibi uçup gitmişimdir. Göğün mavisine dönüşe dönüşe gözden yiterken, sen bakmışsındır arkamdan. Kim bilir, yokluğumla düşsel bir boyut kazanan çay bardağımı alıp tepsiye koyarken, belki nereye gitmiş olabileceğimi de düşünmüşsündür
- Düşmanca bakıyor yattığı yerden, suçlayarak bakıyor, kıskanarak, severek, sonra gene kıskanarak, gene severek bakıyor... Dilenerek bakıyor hatta, bakmak istemeyerek bakıyor ve öldürmek isteyerek, öldürmek isteyerek, öldürmek isteyerek bakıyor. Sonra da, ölmek isteyerek bakacaktır belki ama, kanm ürperiyordur birden ve yere gene bir şey düşürüyordur. Mendil hafifliğinde ve sessiz..
- Doğrusunu istersen, içimdeki hikayenin hangi cümleden başlayacağını bilemiyordum o sırada
- Beni en çok suçtan arınmışlığım tedirgin ediyor..
- Bütün dünyayı elinde tutuyormuş da az önce hemen hemen her şeyi yitirmiş gibi, inanılmaz bir boşluk vardı parmaklarının çevresinde.