- Dudaklarında anladığını belli eden tatlı bir gülücük dolaştı; aslında anlayışlı olmaktan öte bir gülüştü. Hayatta dört ya da beş kez görebileceğiniz ender gülüşlerden biriydi bu; karşısındakini sonsuza dek rahatlatacak bir özelliğe sahipti. Bir an için sonsuzlukla yüz yüze gelmiş ve tüm gördükleri içinde ?size? yönelip 'sizi? seçmiş duygusunu veriyordu insana. Sizi sizin istediğiniz ölçüde anlayan, size kendiniz kadar inanan ve karşınızda bulunan kişiye en iyi halinizle göründüğünüzü kabul edip anlayan bir gülüş! Ben bunları düşünürken gülümseme anında yok oldu; şimdi karşımda otuz bir-otuz iki yaşlarında, şık giyimli, delikanlı görünüşlü bir genç adam vardı. Konuşması fazlaca gösterişli, hatta biraz abartılıydı. Kendini tanıtmadan önce, kullandığı sözcükleri dikkatle seçtiği etkisini uyandırmıştı bende..
- Beşinci Cadde'de yürümeye, kalabalığın arasından romantik kadınları seçip birkaç dakika sonra yaşamlarına gireceğimi, bunu bilen ya da kınayan tek kişinin bile çıkmayacağını hayal etmeye bayılıyordum. Bazen zihnimde, gizli sokak köşelerindeki apartmanlarına kadar takip ederdim onları; bir kapıdan süzülüp ılık karanlığa karışmadan önce dönüp bana gülümserlerdi. Kimileyin, koca kentin büyülü akşam alacasında, içime bezdirici bir yalnızlık çöreklenirdi, aynısını başkalarında da hissederdim: tek başlarına yiyecekleri akşam yemeğinin vakti gelene dek vitrinlerin önünde oyalanan, gecenin ve yaşamın bu en dokunaklı anlarını geçiştirmeye çalışan, zavallı genç memurlar.
- Anlayışla gülümsedi. Anlayıştan da öte bir şeylerle gülümsedi. Yaşamınız boyunca ancak beş ya da altı kez karşınıza çıkacak olan, sonsuz rahatlatma gücü olan gülümsemelerdendi. Kısacık bir an için sonsuz evrenle karşı karşıya gelmiş- ya da öyle görünmüş- sonra da karşı konulmaz bir biçimde senden yana tavır alarak sana bakmıştı. Seni anlaşılmak istediğin kadar anlıyor, sana senin kendine inanmak istediğin kadar inanıyordu. Bırakmak istediğin etkiyi bıraktığın konusunda güven veriyordu. ?Otuz yaşımdayım,? dedim. ?Kendime yalan söyleyip adına onur demek için beş yaş yaşlıyım..
- Sesi kulağa adeta insanın bir daha duyamayacağı bir müzik gibi geliyordu..
- Hüküm vermekten kaçınmak sınırsız bir umut işidir. Babamın büyüklenme ile söylediği, benim de büyüklenme ile yinelediğim, insana ait temel niteliklerin doğuştan adaletsiz dağıldığı varsayımını göz ardı edersem bir şeyleri atlamış olurum korkusunu hala içimde taşırım.
- İnsanın bir daha duyamayacağı notalar silsilesi gibiydi sesi.
- İkinci viski şişesi de dolaşmaya başladı. Sadece "kendini başka bir şeye gerek kalmadan iyi hissettiğini" söyleyen Catherine dışında, herkes viski içiyordu.
- Herkes kendinde en az bir büyük erdem olduğuna inanır. Benimki de şuydu, tanıdığım birkaç dürüst insandan biriydim.
- Daha önce kendi değer yargılarınla gördüğün şeylere başkalarının gözünden bakmak insanı üzüyordu.
- Sanırım bu modern dünyada arkadaşın olması için evini bir domuz ahırına çevirmen gerekiyor.