- "Anladım ama, bunu bilmeyecek ne var; Zenginler para, fakirler çocuk yapar."
- ?Eğer kişilik, kesintisiz bir başarılı hamleler silsilesiyse, o zaman onda muhteşem bir şey vardı, yaşamın vaatlerine karşı fazlasıyla gelişkin bir duyarlılık??
- Kitabın arka kapağını açtı, görmem için bana doğru çevirdi. Sondaki boş sayfaya PROGRAM kelimesi yazılmış, yanına 12 Eylül 1906 tarihi atılmıştı. Altında da: Yataktan kalk......................................................................... 6.00 Ağırlık kaldır ve duvara tırman............................6.15-6.30 Elektrik vs. çalış...........................................................7.15-8.15 İş......................................................................................8.30-16.30 Beyzbol ve diğer sporlar.....................................16.30-17.00 Hitabet, hal ve duruş çalış..................................17.00-18.00 Gerekli icatlar üzerine çalış...............................19.00-21.00 GENEL KARARLAR Shafters'ta ya da .....'da (okunamayan bir isim) vakit öldürme. Sigara içme ya da tütün çiğneme. Gün aşırı yıkan. Her hafta bir tane geliştirici bir kitap ya da dergi oku. Her hafta 5 dolar (üzeri çizilmiş) üç dolar biriktir. Annene ve babana daha iyi davran. (s.180)
- "Gatsby'nin evinin yolunda, artık var olmayan ağaçlar bir zamanlar fısıldayarak insanın en büyük ve nihai düşlerini tatmin etmişti. Bu kıtaya ayak bastığında insanoğlu o büyülü anda nefesini tutmuş, anlamadığı ve hatta istemediği o estetik duygusuna yönelmeye zorlanmış ve tarihte son defa, merak güdüsünü karşılayan bir şeyle yüz yüze gelmiş olmalıydı."
- "Aşık olduğu kadının güzellik kattığı bu yerlerin bir parçasını da yanında götürmek arzusuyla, ellerini kaldırdı ve umutsuzca bir parça havayı avucunun içinde hapsetmeye çalıştı. Yaşların dolduğu gözlerinin önünden her şey çok hızlı geçip gidiyor; artık yaşamanın en güzel, en heyecan dolu döneminin sonsuza dek yitirdiğini hissediyordu."
- " Onu öpüp de o tarifsiz düşlerini onun fani nefesine teslim ettikten sonra, zihnindekiler bir daha asla, Tanrı'nın zihnindekiler gibi coşup oynamayacaktı."
- ?Çok daha iyiyim,? dedim ve yeni tanışıma döndüm tekrar. ?Bu davet bana biraz tuhaf geldi. Daha ev sahibini bile göremedim. Benim ev de şurada...? Elimi uzaktaki, görünmeyen bir çite doğru salladım. ?Şu Gatsby denen kişi şoförüyle davetiye yolladı bana." Bir an ne dediğimi anlayamamış gibi baktı yüzüme. ?Gatsby benim," dedi birden. ?Ne!'' diye bağırdım. ?Ah, çok dilerim.? ?Biliyorsun sanmıştım dostum. Sanırım pek iyi bir ev sahibi değilim.? Anlayışla gülümsedi-hayır, anlayıştan çok daha fazlası vardı tebessümünde. Hayatımız boyunca en fazla üç dört kez karşılaşabileceğiniz, insana sonsuz güven telkin eden o nadir tebessümlerdendi; sanki bir anlığına bütün dünyaya bakmış -ya da bakmış gibi görünen- ve sonra da kuvvetle sizin tarafınızda yer alıp. sizi kollayarak üzerinize yoğunlaşan bir gülümsemeydi bu. Sizi tam olarak anlaşılmak istediğiniz kadar anlıyor, size, kendinize inanmak istediğiniz biçimde inanıyor ve sizin tam da vermeyi umduğunuz ya da istediğiniz izlenimi edindiğini hissettirip içinizi rahatlatıyordu. Tam bu noktada gülümseme kayboldu-kendimi otuzlu yaşlarının başında, genç, zarif, konuşmasındaki resmi tonun neredeyse gülünç olma sınırında dolaştığı bir zorbaya bakarken buldum. Kendini tanıtmasından az önce kelimelerini büyük bir özenle seçerek konuştuğunu Fark etmiştim. (s.58-59)
- " İyi geceler, dedi Daisy. Bakışlarını benden çevirip yılın sevilen şarkılarından olan "Sabahın Tam Üçü" isimli güzel ve kısa valsin melodilerinin geldiği, ardımızdaki açık kapıya baktı. Her şeye rağmen, Gatsby'nin bu gelişigüzel partilerinde, Daisy'nin dünyasından olmayan romantik olasılıklar da vardı. Şarkıda onu geri çağıran neydi? Bu karanlık, hesap edilemez saatlerde neler olacaktı? Belki de, gencecik, göz kamaştırıcı ve hatta baş döndürücü güzellikte bir kadın çıkagelecek ve canlı bakışlarını Gatsby'e çevirecekti ve;anın büyüsüne kapıldıklarında ise, kim bilir belki de beş yıldır hiç eksilmemiş olan sadakati ve bağımlılığı bir anda uçup gidecekti."
- ?Şimdi anlatınca duygularımı... neden böyle hissettiğimi anlayacaksın. Daha bir saat bile olmamıştı doğalı, Tom ise Tanrı bilir neredeydi. Ayıldığımda kendimi tamamen terk edilmiş hissettim ve hemen hemşireye çocuğun kız mı erkek mi olduğunu sordum. Kız olduğunu söylediğinde, kafamı öbür yana çevirip ağladım. 'Tamam' dedim, 'kız olması iyi. Umarım aptal olur, bir kızın hayatta olabileceği en iyi şey küçük, güzel bir aptal olmaktır.?? (s.29)
- ?Bu kitapların hepsi bilimsel,? diye diretti Tom, karısına göz ucuyla sabırsızca bakarak. ?Kitabı yazan adam meseleyi çözmüş. Egemen ırk olan bizlerin dikkatli olması lazım yoksa diğer ırklar bütün kontrolü ele geçirecek." ?Onları yenmek zorundayız,? diye fısıldadı Daisy, kızgın güneşe doğru gözlerini kırpıştırarak. (s.26)