- Otuz yaş; yalnızlılarla dolu, tanıdığın bekar erkeklerin, heyecanın ve saçlarının azaldığı bir dönem.
- Mutlu değillerdir. İkisi de ne tavuğa dokunuyordu ne de biraya. Ama mutsuz da değillerdi. Havada yanlış anlaşılması imkansız bir yakınlık vardı.
- Romantizm küflenmemiş, lavantalara sarılıp saklanmıştı.
- Ve dedim ki "Tanrı yaptığın her şeyi görür. Beni aldatabilirsin ama Tanrı'yı aldatamazsın."
- Bir adama, dostluğumuzu yaşarken göstermeli, öldükten sonra değil.
- Bizler akıntıya karşı gemilerimizi ilerletmeye çalışırken, hiç durmadan geçmişe çekiliyorduk aslında.
- ''Birilerini eleştirmek dürtüsüne kapıldığında, herkesin senin sahip olduğun ayrıcalıklara sahip olmadığını unutma.''
- "Küçük bir kızken hep evin tepesinde uçmak isterdim. Geceleri gözlerimi kapatıp çatıda olduğumu ve annemle babamı yatakta seyrettiğimi hayal ederdim. Sonra çatıdan sıçrayıp uçardım..Bütün komşular uyurken ben havada süzülerek camlarından içeriye bakardım. Uçardım ve...ağaçlarda dinlenirdim.Yapabileceğimi biliyordum ama onlara hiç söylemedim. Birileri bir kez öğrenince...Seni düşürebilirler...."
- Yeni tanışıma döndüm. ''Bu benim alışageldiklerimin dışında bir davet. Henüz beni davet eden kişiyle tanışmadım.Şurada oturuyorum.'' Görünmez çiti işaret ettim. ''Gatsby denen bu adam şoförüyle davetiye yolladı.'' Bir an boş boş baktı. Sonra da birdenbire, ''Gatsby benim.'' dedi. ''Ne!'' diye bağırdım. ''Özür dilerim.'' ''Biliyorsun sanmıştım, ahbap. Korkarım çok iyi bir ev sahibi değilim .''
- El sıkıştık. Yola koyuldum. Tam çitin yanına gelmiştim ki bir şey anımsadım ve geri döndüm. 'Hepsi berbat insanlar,' dedim. 'Hepsi biraraya gelse bir sen etmezler.' - Muhteşem Gatsby, s. 171