- "Bizim devrimiz geçmiş Gülsarı. İkimiz de kocadık. Artık kime ne yararımız olur? Bende güç kalmadı. Sonumuza varan yol, evimize varan yoldan daha kısa artık..."
- Çay kıyısında, sönmüş ateşin dumanı belli belirsiz tütüyordu. Sönmüş ateşin başında saçları ağarmış, gocuğunu omuzuna atmış yaşlı Tanabay öylece duruyordu. Yorga atın gocuğa ihtiyacı yoktu artık. Gülsarı öbür dünyaya göçmüş, Tanrı'nın yılkısına katılmıştı.
- Artık bu asil toynaklar yere basamayacak, kara yolda iz bırakamayacaklardı. Artık ayrılık zamanı gelmişti. Gitmeliydi.
- Gençliğinde insana her şey yakışır, kar bile..
- İyilik, yolda bulunan, gökten düşen bir şey değildir. İnsan, insandan göre göre öğrenir iyiliği.
- Coğrafyada uzaklıklar nasıl Greenwich Meridyeninden başlıyorsa bu yerlerde de mesafeler demiryoluna göre hesaplanırdı. Trenler ise doğudan batıya, batıdan doğuya gider gelir, gelir giderdi...
- Dualar binlerce yıl boyunca cilalanmış altın külçeleri gibi insanların, ölenler için söyledikleri en özlü son sözlerdi. Bu bir gelenekti.
- Yedigey şunları da düşünüyordu : Tanrı'nın var olup olmadğına inanmak ise başka bir şeydir lakin insanlar onun adını en çok başı sıkıştıkları zaman anıyor." İnanmayan insan başı ağrımayınca Tanrı'yı düşünmez." deyişi bunun için söylenmiş olmalı.