- "Hiç pişman olma, sen mutluluğunu en sarp yollarda yürüyerek buldun!..."
- Ölüm karşısında herkes eşittir.
- "Ne hale gelmiş bu nesil? Her şey önemli ama ölüm önemli değil!" Ve kendi kendine soruyordu: "Eğer ölümün anlamı yoksa, yaşamanın da yoktur. Öyleyse niçin ve nasıl yaşıyordu bu insanlar?"
- İnsan yalnız Allah'a sırt çevirmez, yalnız O'na küsemez. Allah ölüm verirse, bu, hayatının sona ermesi demektir. Çünkü insan doğar ve vakti gelince ölür. Bunun dışında, bu dünyada olan her şeyin hesabı sorulur!
- Zaman ne kadar geçerse geçsin, bazı konularda hiçbir şeyi değiştirmez. Elinden malını mülkünü, varını yoğunu alsalar, bundan ölmezsin. Bunları yine edinebilirsin. Ama senin onurunu kırar, ruhunu öldürürlerse, işte buna çare yoktur.
- Soluk aldırmayan bir telaş başlamıştı. Dünyanın sonu gelmişti sanki. Nereden buluyorlardı bunca insanı? İnsan dolu katarlar birbiri ardınca hep batıya, cepheye gidiyorlardı. Günlerce, haftalarca, aylarca ve sonra yıllarca devam ettibu gelip gidişler. Batıda dünyanın bir yarısı öbür yarısı e ölüm- kalım savaşı yapıyordu.
- ... Çünkü, insan kalbinde, başlangıç ile son, hayat ile ölüm arasındaki çelişkiyi uzlaştıran, yalnız ve yalnız, bilinmeyen, görülmeyen Tanrı idi.
- Duaların var oldukları günden beri hiç değişmemesinin, hep aynı sözlerle tekrarlanmasının sebebi de, teselli bulup yatışmaları, boşu boşuna sızlanmamaları içindir.
- (Yedigey) bu yeni arkadaşını (Abutalip) dinledikçe, bir insanın, bir başkasına yapabileceği en büyük iyiliğin, çocuklarını iyi terbiye etmek, iyi yetiştirmek olduğunu da anlıyordu.
- Oysa düşünmek, her zaman acı veren bir iştir.