- Ben savaşta ölen bütün yiğitlerin ve oğlumun önünde saygıyla eğilirim. Masalbeg?le onur duyuyorum bugün. Ama hiçbir onur duygusu Masalbeg?i geri veremez bana. Bütün anaları dolaş, sor, bu onuru oğullarına yeğ tutmayacaklar. Analar yavrularını yaşamaları için doğurur.
- Toprak Ana, Svankul gibi Kasım gibi insanlar ölünce neden dağlar devrilmiyor, göller neden taşmıyor? Baba oğul, ikisi de yaman çiftçiydiler. Dünyayı böyle insanlar var etti, böyle insanlar besledi. Savaşta yine onlar savundu bizi. Savaş olmasaydı kim bilir neler başaracaklardı daha. Ne kadar çok tarlayı ekip biçeceklerdi. Emeklerinden nice insan faydalanacaktı. Karşılıksız bırakmayacaklardı emeklerini. Ne mutlu günler yaşayacaklardı. Söyle bana ey Toprak Ana, insanlar savaşsız yaşayamazlar mı?
- İyilik sokakta bulunmaz, insanlardan öğrenilir.
- Ey zafer! Seni ne kadar ama ne kadar bekledik! Aramıza hoş geldin zafer! Merhaba, göz yaşlarımızı bağışla. Aşirali?in göğsüne başını koyup ellerine sarılarak ?Nerede benim Kasım?ım nerede? diye çırpınan Aliman?ı hoş gör. Hepimizi bağışla ey zafer. Bunca kurbanlar verdik senin uğruna. ?Benimkiler nerede??, ?Oğlum nerede benim? diye yükselen seslerimizi, acılı çırpınışlarımızı bağışla. ?Üzülmeyin hepsi dönecek.? Diyen Aşırali?yi de bağışla. Aşırali?yi kucaklayıp öperken oğullarımı, Svankul?u düşünüyorum hep. Bir tanesi bile dönmedi. Beni bağışla ey zafer.
- Bir insan kendini gösterecek bir şey yapmazsa, yavaş yavaş unutulur gider.
- Eğer insan için mutluluk geçmişte ya da gelecekte değil de yalnız yaşanan zamanda varsa...
- Birlikte yürürken gözümüzde bütün dünya değişirdi ve biz bir masal aleminde yüzerdik. Ve, her tarafı sürülmüş boz toprak, dünyanın en güzel tarlası olarak görünürdü bize...
- Tehlike atlatıldıktan sonra önemsiz görülür...
- Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır...
- Ben hala ayaktayım, halkım yaşıyor çünkü.