- yorgun adımlarının bir tozutması var ki yolu bir yalnızlığı var ki allahın huzurunda bu dört köylünün bir başlarına kalmışlığı "fani" dünyada adamın kemiklerini sızlatan uzak bir şahin birdenbire hışım gibi alçalıyor bir vakit süzüldükten sonra nazlı nazlı havada fırat rüzgara karşı aktığı zaman batık bir umut türküsü halinde ölüm köpeküzümlerinde ıslık çalıyor atmaca kayalıklarında ve devedikenlerinde
- korkacak bir şey yok hesap tamam sıram geldi mi hatta güleceğim kendimi hazırladım biliyorum
- mıknatıslı bir anten gibi tek tek gökyüzüne açılmış kirpiklerim
- gözbebeklerine mızrak gibi saplı çığlıklar götürüp getiren bir tren dokuz gün yolculuk dedik durduk o eksik bir çarşamba ben yoksul bir salı
- demek yine kitapların ellerinden tutuyorsun şiir deyip daldığın oluyor roman deyip daldığın yine çocuk bahçesinde mor salkımlar uyanıyor
- haydi gel sahaflar çarşısına uğra da gel unutma bir tutam ışık getir sofraya bir avuç fikret getir bir yürek dolusu mustafa kemal kalpakları tozlu paşaların çığlıklı gözlerinde bir tutam kuvayi milliye mavisi bir avuç umut getir dedim ya
- yıldızlar boğazıma dizili inanmazsın
- küçük asya düzünde ay ve yıldız her köşebaşında her gün rastladığımız gözleri bozkır gibi kuru ve aydınlık avuçları sıcacık demir kuşaklı halkımız
- hangi akşam kapımı çalan sen değilsin sen değil misin gizli bir kıvılcım gibi gözbebeklerimde duran umutsuzlandığım her akşam senin rüzgarın almıyor mu uğultulu yorgunluğumu yoksulluğun eşiğinde kapaklandığım zaman ellerimden sımsıkı tutmuyor mu senin iyimserliğin
- niye gün ortasında akşam oluyorum